14 Mart Tıp Bayramı’nın, 1919 yılında, İstanbul’da İngiliz işgaline karşı, Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşları tarafından, 1827 yılında kurulan tıp fakültesinin kuruluş gününü kutlama bahanesiyle, işgali protesto amaçlı düzenlendiğini ve işgalci İngilizlerin önünde işgalin protesto edildiğini, ilk tıp bayramının bu şekilde kutlandığını biliyoruz.

14 Mart Tıp Bayramı, tıp doktorlarının ülkelerine sahip çıktıklarının ve her daim sahip çıkacaklarının bayramıdır.

Bu seneki tabip odalarının kutlama etkinliklerinin birçoğu buna vurgu yapan etkinliklerdi.

Her sene olduğu gibi bu sene de bayramla ilgili birçok yazı da kaleme alındı.

Ben sizinle, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, Amerika Birleşik Devletleri New York Suny Downstate Medical Center'de iç hastalıkları uzmanlığı ve Albert Einstein Üniversitesi'nde de nefroloji üst uzmanlığı eğitimi almış, halen Woodhull Medical Center’de nefrolog olarak çalışan ve su içer, ekmek yer gibi medikal, paramedikal yazılar kaleme alan, kitapları ve de birçok makaleleri olan Dr. Sine Aras Akten’in X hesabında yayınladığı yazısını paylaşacağım.

Buyurun:

“O gün, Sivas’ta Madımak Oteli yanarken, içeride ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide bir insan vardı: Aziz Nesin…

Yukarıdan aşağıya inen bir itfaiye merdiveniyle kurtulduğunu sanmıştı, ta ki aşağı indiğinde kalabalığın arasında biri haykırana kadar:

“Asıl öldürülecek hayvan burada!”

Linç edilmek üzereyken, kalabalığın arasından bir el uzandı.

Bir doktor, ambulansa alınan Aziz Nesin’e kendi önlüğünü verdi:

“Bu önlüğü giyin, sizi tanımazlar… Doktor sanırlar.”

Bir hayat, bir önlükle kurtuldu o gün.

İşte bu yüzden biz hekimler için önlük yalnızca bir üniforma değildir.

O, insanlığın tarafını seçmenin, yaşatmayı görev edinmenin, susmak yerine dayanmanın sembolüdür.

O önlük; bir siper, bir bayrak, bir yemin kadar kutsaldır.

Bugün o önlük, Nesin Köyü’ndeki bir odada sergileniyor.

Üzerinde is var, yanık izi var, yırtıklar var. Ama en çok da anlam var.

Ve o anlam her 14 Mart’ta yeniden hatırlanmalı.

Çünkü doktor; sorgulayan değildir, yargılayan değildir, ayrıştıran değildir.

Doktor yaşatandır.

Kimi zaman bir yangının ortasında, kimi zaman bir doğumhanede, kimi zaman bir savaşın gölgesinde, kimi zaman bir nöbetin sonunda…

Doktor, insan kalmanın son kalesidir.

Bugün bizler o kutsal önlüğü taşıyoruz.

Bazen gururla, bazen yorgunlukla, bazen de gözyaşıyla…

Ama hep insanlıkla.

Bizler, o önlüğü taşımaya devam ediyoruz.

Bir önlükle yaşatılan hayatların hatırasını yüreğimizde taşıyoruz.

Ve bu bilinçle diyoruz ki:

Bize emanet edilen yaşamı korumaya ant içmiş tüm hekimlerin, hemşirelerin, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun.

O önlük hiç kirlenmesin ama gerektiğinde yine bir hayat kurtarsın…”

“Doktor, insan kalmanın son kalesidir.”

14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun!