Günümüz dünyasında yalnızlık çoğu zaman olumsuz bir anlam yüklenerek algılanıyor. Oysa tek başına zaman geçirmek, bir eksiklik değil, aksine bir beceri ve ihtiyaçtır. Kalabalıkların içinde kaybolan, sürekli bir sosyal çevreye bağlı kalmak zorunda hisseden insan, kendini ihmal ettiğini fark ettiğinde genellikle geç kalmış olur. Oysaki insanın kendisiyle vakit geçirmesi, zihnini ve ruhunu dinlendirmesi için en doğal yollardan biridir.

Tek başına zaman geçirmek, insanın kendi iç sesiyle baş başa kalmasını sağlar. Günlük hayatın koşuşturması içinde fark edemediğimiz düşüncelerimizle yüzleşmek, kendimizi anlamak ve geliştirmek için önemli bir fırsattır. Sessizlik, aslında en iyi öğretmenlerden biridir. Kendi iç dünyasına yönelen insan, hem duygularını daha iyi analiz eder hem de hayatına dair daha bilinçli kararlar alır.

Elbette yalnız vakit geçirmenin de bir sanatı vardır. Boş bir zaman dilimini verimli kılmak, sadece vakit öldürmekten çok daha fazlasını gerektirir. Yalnızken yapılacak şeyler kişiden kişiye değişse de bazı alışkanlıklar genel olarak daha faydalıdır. Bir kitap okumak, yürüyüş yapmak, yazı yazmak, meditasyon yapmak ya da sadece bir kahve eşliğinde düşünmek bile kişiye kendini yenilenmiş hissettirebilir.

Ancak tek başına zaman geçirebilmek, aynı zamanda insanın kendine yetebilme gücünü de artırır. Başkalarına bağımlı olmadan da mutlu olabilmek, özgüveni ve bireyselliği besleyen en önemli unsurlardan biridir. Sürekli dışsal uyaranlarla beslenmeye alışan zihin, kendi iç kaynaklarını keşfetme şansını bulamaz. Oysa ki en yaratıcı fikirler, en derin farkındalıklar genellikle yalnız anlarda ortaya çıkar.

Bu yüzden, tek başına vakit geçirmekten korkmak yerine bunu bir kazanım olarak görmek gerekir. Yalnızlığın getirdiği iç huzuru fark eden kişi, başkalarıyla kurduğu ilişkileri de daha sağlıklı bir zemine oturtur. Çünkü kendini tanımayan biri, başkalarını da tam anlamıyla anlayamaz.

Kendinizle kaliteli zaman geçirebildiğinizde, hayata bakışınız değişir. İçsel dinginliği yakalayan bir kişi, dış dünyadaki fırtınalara karşı daha dayanıklı olur. Belki de modern çağın en büyük ihtiyacı, insanın kendiyle dost olabilmeyi öğrenmesidir. Çünkü insan en çok, kendini anlayan biriyle konuştuğunda huzur bulur; bu da çoğu zaman kendi iç sesi olur.