Goril Koko, San Francisco Hayvanat Bahçesi'nde doğdu. Sıradan bir goril degildi, çünkü işaret dilini biliyordu ve binden fazla kelime konuşabiliyordu. İşaretlere ek olarak yaklaşık 2.000 İngilizce kelimeyi de anlıyordu. Koko'nun yaşamı ve öğrenme süreci, eğitmeni Patterson ve çeşitli çalışanlar tarafından kitaplarda, hakemli bilimsel makalelerde ve bir web sitesinde anlatılmıştır. "İyi" ve "sahte" gibi soyut kavramlar dahil isimleri, fiilleri ve sıfatları anlayabiliyordu. Çeşitli IQ ölçeklerinde 70 ile 90 arasında puan aldı. 1978'de National Geographic dergisinin kapağında resmedildiği için dünya çapında bir üne kavuştu. Kapak resmi, Koko'nun aynada kendisini çektiği bir fotoğraftı. Koko daha sonra 1985'te de National Geographic'in kapağında yavru kedisi All Ball ile yer aldı. Evet yanlış duymadınız, bir de evcil kedisi vardı Koko'nun.
Koko'nun eğitimi 1 yaşında başladı. Diğer gorillerin çoğunun başarısız olduğu kendini tanıma konusunda, ayna testini geçmeyi başardı. Eğitmeni Patterson, Koko'nun yeni düşünceleri iletmek için yeni işaretler icat ettiğini de belgeledi. Örneğin, Koko'ya "yüzük" kelimesini kimsenin öğretmediğini ama "parmak" ve "bileklik" kelimelerini birleştirerek "parmak bileklik" kelimesini oluşturduğunu söyledi.
Koko 1983'te Noel için bir kedi istediğini söyledi. Kendisine gerçekçi doldurulmuş bir hayvan verildiğinde, pek memnun olmadı. Onunla oynamadı ve "üzgün" işareti yaparak tepki gösterdi. 1984 yılının temmuz ayında doğum gününde, terk edilmiş yavru kedilerden birini seçmesine izin verildi. Koko, gri bir erkek kedi seçti ve ona "All Ball" adını verdi. Koko'nun velayetini alan ve Gorilla Vakfı'nı organize eden Penny Patterson, Koko'nun yavru kediye bebek bir goril gibi baktığını, emzirmeye çalıştığını, ona karşı çok nazik ve sevgi dolu olduğunu söyledi. Aralık 1984'te All Ball, Koko'nun kafesinden kaçtı ve bir arabanın çarpması sonucu öldü. Daha sonra Patterson, Koko'ya All Ball'un öldüğünü işaretle anlattığında, Koko'nun "kötü, üzgün, kötü" ve "kaşlarını çat, ağla, kaşlarını çat, üzgün, bela" işaretleri yaptığını söyledi. Patterson ayrıca daha sonra Koko'nun ağlamaya benzer bir ses çıkardığını duyduğunu da bildirdi. Goril Koko'nun ölmeden önce son konuşması da insanlara bir mesaj niteliğindeydi. "Ben çiçeğim, ben doğayım. İnsanları seviyorum, dünyayı seviyorum; ancak insanlar salak, salak! Çok üzülüyorum, ağlıyorum. Zaman azalıyor, dünyayı düzeltmeliyiz, ona yardım etmeliyiz." Evet, goril Koko'nun mesajı oldukça trajik ve anlamlıydı.
Koko'nun bu olağanüstü hayat hikayesini öğrenmenizi istedim. Aslında verilen mesajı anlamamız için Koko gibi özel canlılara ihtiyaç da yok. Neredeyse tüm canlılar ve doğa aynı şeyi söylüyor çünkü. Hatta çoğu zaman haykırıyor! Nesli tükenen hayvanlar, rant için yok edilen ormanlar, doğal yaşam alanları ve daha yüzlerce, binlerce yaşam formu. Zamanımız azalıyor! Dünyayı bu hızla kirletmeye devam edersek, geri dönüşü olmayacak! Klasik bir söylem vardır ya; "Doğayla savaş halindeyiz, kazanırsak kaybedeceğiz." Kısa, fakat her şeyi özetleyen bir cümle. Her ne kadar hırs yüzünden tabiatı ne derece kirlettiğimizi ve yaklaşan sonun ne derece yakın olduğunun farkında olmasak da aslında tüm canlılar bize aynı şeyleri haykırıyor. Durup dinlemeye, dinlenmeye, doğanın söylediklerini anlamaya vaktimiz yok. Çünkü acelemiz var ve yetişmeye çalıştığımız şey sonumuz! Her geçen gün daha hızlı bir şekilde bu sona doğru koşarak ilerliyoruz.