Televizyon ekranlarında hiç çizgi film gösterilmediğini siz de farkettiniz mi? Ben yeni farkettim. Bu kadar bariz bir şeyi, bu zamana kadar farketmemiş olmamama da ayrıca şaşırdım. Bu duruma biraz kafa yorduktan sonra, üzerine yazmaya karar verdim.

Otuz yaş ve üzeri insanlar beni çok daha iyi anlayacaklardır. Bizim çocukluğumuz olan 90'larda ve 2000'li yılların başında, televizyonda çizgi filmler olurdu. Yetişkinler de çocuklarıyla birlikte bu içerikleri seyrederlerdi. Günün erken saatlerinden akşama kadar, her kanalda çizgi film görebilirdiniz. Günümüzde ise çocuk kanalları dışında hiçbir kanalda, tek bir çizgi film göremiyoruz. Neden böyle ve bunun sonuçları nelerdir? Üzerine biraz düşünelim!

Televizyonda yayınlanan içeriği seyretmeseniz bile bilinçaltınıza işlenir. Yani rastgele bir kanal açık olduğunda, ekrana bakmasak bile oradaki sesler beynimiz tarafından kaydediliyor. Televizyon, özellikle ülkemizdeki her aile için evdeki en önemli alettir. Olmazsa olmazdır. Seyredilmese bile illa ki açık tutulur. "Seyretmiyorum ama ses olsun diye açtım.", "Televizyonda bir şey yok ama kapalı olunca da olmuyor." şeklindeki cümleleri sıkça duyarız. Ses olsun! Evet, televizyon bağımlılığımız bu seviyededir. Seyretmesek bile açık durmalıdır televizyon. Yoksa bir şeyler eksikmiş gibi hissederiz.

Peki ne görüyoruz, seyretmesek bile ne duyuyoruz televizyon kanallarında? Gündüz kuşağında, kadın programları ya da evlilik programları denilen yayınlarda; cinayet, tecavüz, şiddet olaylarını ya da akrabalar arası evlilik/ilişki entrikalarını... Akşama kadar hemen hemen her kanalda bu ve benzeri içerikler çıkıyor karşımıza. Akşamüstü ise haberlerin başlama saati. Ne yazık ki bir tane bile güzel haber göremiyoruz. Ülke siyasetindeki çatışmalar, çalkantılar ya da gündemdeki olaylar karşımıza çıkıyor. Çoğunlukla siyasilerin birbirlerine hakarete/küfre varan konuşmaları veya gündem neyse onunla ilgili olan tartışmalar... Bunların yanına ek olarak; şiddet, cinayet, taciz, tecavüz, yolsuzluk, yoksulluk haberleri ile ilgili içerikler seyrediyoruz. Haberlerin sonrasında ise her kanalda bir dizi karşımıza çıkıyor ve gece yarısına kadar devam ediyor. Bu dizilerde de dönemine göre popülerlik kazanan içerikler görüyoruz. Hepsinin ortak noktası ise toplumu negatif yönde etkilemeleridir kanımca. Çoğu dizide maço bir erkek ve ona aşık pasif kadın rolleri ile karşılaşıyoruz. Duygusal şiddetin romantize halleri, aldatma hikayeleri ve yasak aşk durumları da oldukça popüler. Sokaklarda çatır çatır insanlar vuruluyor yine bu dizilerde, nasıl oluyorsa... Her dizide ayrı bir mafya babasının karşımıza çıkması da olmazsa olmazlardan. Bunların yanı sıra tarih dizisi adı altında, sürekli bir çatışma durumu ve milliyetçilik pompalanan içerikler mevcut. Bir ara asker/terör dizileri popülerdi ama etkilerini yitirdiler. Şu sıra tarikat dizileri revaçta. Sözde tarikat eleştirisi yapan bu diziler; ara sıra tartışma konusu olup, göstermelik cezalar alıyorlar. Şu ülkede tarikat eleştirisi yapabilecek dizilerin, ulusal kanallarda yayınlanabiliceğine inanmıyorsunuz değil mi? Komik olmayın!

Bu ve benzeri diziler her kanalda, gece yarılarına kadar sürüyor. Sonrasında ise kaçıranlar için, önceki günlerde yayınlanmış başka bir dizinin tekrarını görüyoruz çoğunlukla. Haber kanallarında ise sıklıkla, soytarılar ve şaklabanlar karşımıza çıkıyor. Sözde muhalifler ile iktidar yanlılarının gündemi değerlendirdigi ama aslında kavga ettiği programlar... Kavga ve tartışmadan dolayı ne konuşulduğunu bile anlayabilmenin neredeyse imkansız olduğu yayınlar.

 Sabahtan akşama kadar duyduğumuz, seyrettiğimiz içerikler işte bunlar. Hiç bakmasak bile, televizyonun açık olmasından dolayı bilinçaltımıza işlenen; şiddet, çatışma, taciz, kavga, tecavüz, aldatma gibi olumsuz ve negatif olaylar. Sizce bunca olumsuz içeriğe maruz kalmak, psikolojimizi nasıl etkiliyordur? Bunun üzerine düşünmek gerek!

Her kanalda, sabahtan akşama kadar ara ara çizgi film yayınlanan zamanları çok net hatırlıyorum. Bunların yanı sıra haberlerde de tüm olumsuzlukların yanına komik olaylar, eğlenceli haberler iliştiriliyordu. Diziler bu kadar uzun değildi ayrıca. Kaliteli yabancı filmler de yayınlanıyordu. Geceleri talk show programları vardı ve bunları seyreden insanlar, gündelik hayatın stresinden bir nebze olsun sıyrılabiliyordu. "Çizgi film mi seyredecegiz, çocuk muyuz biz?" diyenleriniz olacaktır. Evet çizgi film seyredeceğiz ve evet arada çocuk gibi hissetmeliyiz. Bunca olumsuz olaya, TV içeriğine maruz kalmak; hepimizi olduğumuzdan daha stresli ve mutsuz hale getiriyor. Emin olun; kavgadan, dövüşten, şiddetten uzak içerikler seyretmek; en azından kulak misafiri olmak bile hepimize iyi gelecektir.