Takvimler 2005 Ocak ayını gösterirken 2004’ ü kendi bakışımla değerlendirdiğim bir makale kaleme aldım..

O gün dile getirdiğim öngörülerin hangisi gerçekleşti? Hangilerinde yanılmaktan da öte, büyük hayal kırıklıkları yaşadım?

Sorularının bir bölümünü yanıtlamak mümkün ama an itibariyle yanıldığımızı gördüğümüz yanlarını değerlendirmek için ‘tarih her zaman istediğimiz hızda akmıyor’ gerçeğini göz ardı etmeden zamana bırakmak gerektiğine inanıyorum…

O makalenin önemli bölümlerini noktasına dokunmadan aşağıda paylaşıyorum..

İleride bir gün ‘iklimler değişip Akdeniz olursa’ gelecek nesiller daha sağlıklı değerlendirir beklentisiyle umutlanmanın ötesinde amacım yok…

“2004’ü tarihin arşivine kaldırıp 2005’i karşılamak üzereyiz.

Med Cezir benzeri uç duyguları yaşadık bir yıl boyunca…

Yine de geçmişten farklı bir umut ve özgüvenle karşılıyoruz yeni yılı…

Duyguların bir yanında IRAK, FİLİSTİN var ve dünyada yoksulluğun içinde çırpınan, kaderine başkaldırma adına da olsa, insanca beslenmeyi sağlayacak gıdadan yoksun milyarlarca insan…

Öte yanda kol gücünü bitirecek, çok farklı iklimlerde yeşermekte olan ‘BİLGİ ÇAĞI’  patlamaya hazır tohum gibi karlar altında filiz vermeye hazırlanıyor…

Bugün bulunduğumuz bölge ateşler içinde kavruluyor…

IRAK’ ta namusları, toprakları için savaşan insanlar, gerektiğinde canlı bombaya bürünüp ölüme gülümseyerek gidebiliyor…

Ve elbette FİLİSTİN, yüreğimizin bu kanayan yarası… YASER’ in ortalama 10 yaşındaki ‘SAPANLI GENERALLERİ’ ölüme gülümseyerek giden önderlerinin ardından, 2004’ü de geçmiş yıllar gibi ellerinde tek silahları TAŞLARLA, barikatların üstünde dimdik ayakta geçirdiler…

Saatli Maarif Takvimleri, postane önünde satılan hasret kokan kartpostallar yok artık…

Sanal ortamda gönderenin muzip gülüşünü, gözyaşını, hatta virüsünü taşıyan elektronik mesajlar dünyanın dört bucağını saniyeden küçük zamanda kat etmeye başladı…

**

TARİHİN BİR NEHİR GİBİ İLERİYE AKIŞINI, YARININ DÜNDEN GÜZEL OLACAĞINI ASLA UNUTMAYIN…

150 yıllık Sanayi çağı binlerce yıl süren ilkel tarım döneminden daha iyiydi. Ayak sesleri ensemizde yankılanan bilgi çağı çok daha refah getirecektir insanlığa…

Diyalektiğin şaşmaz kuralıdır bu ve NAZIMIN deyişiyle;

“Sükûn yok, hareket var/bugün yarına çıkar/yarın bugünü yıkar

ve bu durmadan akar akar akar.”

Geçmiş on yılın küresel anlamdaki en büyük sektörü olan silah, tahtını gelecek on yılda bilişim teknolojilerine bırakacak…

Silah yerine, bilgisayar, cep telefonu, yazılım teknolojisiyle tanışacak insanlık…

Kişiler için anların bile önemi vardır ve olmalıdır, ama sabırlı olun, insanlığın bu acılarla dolu, binlerce yıllık yolculuğunda,  gün gelir asırlar bile anlamsızlaşır…

**

VE FİLİSTİN;

O FİLİSTİN ki, küçücük çocuklar okul bahçesi yerine, Kurtuluş ve Özgürlüğü getirecek İNTİFADA adına barikatlarda geçirdiler koca yılı…

Ellerinde kalem kitap yerine sapan ve taşlarla…

Kim ne desin 2004, FİLİSTİN çocuklarının geleceği kurma adına, dünyanın en gelişmiş silahlarına sahip İSRAİL’ine taş ve sapanlarla diz çöktürdüğü yıl oldu…

Ve asla unutmayın; FİLİSTİN KURTULUŞ MÜCADELESİ tüm tuzakları aşarak, onurlu mücadelesini zafere taşıyacaktır yakında…

Çünkü ölüme gülen yüz binlerce çocuğun elindeki taşlardan daha güçlü silah yoktur ve dünyadaki en büyük gücün ölümden korkmayan insan olduğunu anladı, anlayacak İSRAİL VE TÜM DÜNYA…

VE IRAK…

1 MAYIS 2003 günü “KOLAY ZAFERİNİ” ilan eden ABD’nin 2004’TE geldiği nokta…

IRAK’ı yok edip, enerji kaynaklarını yutmak üzere yola çıkanların, gelişen direnişin birleştiriciliğinde dünyanın nefretini kazandığı yıl oldu 2004…

ABD’nin petrolle dolu ülkede tutuşturduğu ateş, IRAK’tan başlayarak tüm dünyayı sardı…

Geleceğin barışını yakalamaktan uzak, silah ve enerji kartellerine bağımlı mevcut yönetimiyle ABD ekonomik açıdan da çatırdadı 2004’ te…

Tarihteki emperyalistlerin başına gelen bildik şeyler geldi, geçici hâkimlerin başına…

“KENDİNİ EN GÜÇLÜ SANDIĞI AN, ASLINDA ÇÖKÜŞE GEÇTİĞİN DEMDİR” kuralı işlemişti yine…

2004’ te bir kez daha anlaşıldı ki, mevcut yönetim anlayışıyla ABD’nin, dünyayı farklı bir paradigmaya taşıması mümkün değil…

Ne böyle bir vizyonu, ne de niyetleri var iktidarı elinde tutan ‘NEO-CON’ ların…

Ve 2004, milyarlarca yoksulun bozuk dünya düzeninden umutlarını kesip, kendi göbeklerini kesme iradesini ortaya koydukları yıldı aynı zamanda…

FİLİSTİN, IRAK, AFGANİSTAN, SUDAN’ daki sıcak çatışmalar yanında, yoksul Asya ve Afrika’ lıların da “ARTIK YETER” isyanını seslendirmeye başlamaları sevindiriciydi elbette…

BUGÜN DÜNYADAKİ HER DÖRT İNSANDAN BİRİ GÜNDE BİR DOLAR, HER İKİ İNSANDAN BİRİ DE İKİ DOLARLA YAŞAMINI SÜRDÜRMEK ZORUNDA…

Kısaca dünyanın yarısını oluşturan ÜÇ MİLYAR YOKSUL, gelişmiş ülkelerin ineklerine hergün verdiği 2 DOLARLIK SÜBVANSİYONLARDAN daha azıyla hayatta kalmaya çalışıyor…

Yine de, merak etmeyin uzun sürmez bu sömürü düzeni, biz ya da çocuklarımız görmese de bir gün ve mutlaka, silahların korku devri bitecek, BARIŞ ÇAĞI hakim olacaktır dünyaya…

Üretildiği İTALYA’ daki fabrikadan, ekildiği KAMBOÇYA’daki tarlaya kadar süren alçakça yolculuğunda bir mayın için 2 dolar ödeniyor, temizlenmesi ise 500 dolara mal oluyorsa, böylesi bir dünya düzeninin sonsuza kadar sürdürülmesi olanaksızdı…

MAZLUM HALKLARLA ZALİMLER ARASINDAKİ MÜCADELEDE, 2004 SÖMÜRÜLENLERİN DE BİLİNÇLENME YOLUNDA SÖMÜRENLERLE DAHA BİLİNÇLİ KAVGAYA TUTUŞTUKLARI, BAYRAĞI YÜKSELTTİKLERİ YIL OLDU…

İNSANLIK AYAĞI TÖKEZLESE DE, UMUTSUZLUĞA KAPILDIĞI YOL KAZALARINA DA UĞRASA TARİH BOYUNCA HİÇ GERİYE DÜŞMEDİ…

BU KEZ DE KURAL İŞLEYECEK…

2005’İN 2004’TEN daha iyi olması dileğiyle…”