Bilindiği üzere: 213 Sayılı Vergi Usul Kanununda vergi mahremiyeti konusu madde 362 de ele alınmış olup, bu kapsamında uyulması ve dikkat edilmesi gereken kuralları ihlal eden kişiler, Türk Ceza Kanununun 239. Maddesine göre de cezalandırılmak durumuyla karşı karşıyadır. Bu çerçevede; VUK, vergi mahremiyetini ihlal suçu açısından TCK'ya atıfta bulunmuştur.

'Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikayet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.'

Madde hükmünden açıkça görüleceği üzere bu suçun konusu vergiye esas olan sır kalması gereken bilgilerdir. Vergi mahremiyetinin ihlali suçuyla korunmak istenen hukuki değer, vergi yükümlüsünün vergisel durumuna ilişkin bilgilerinin gizliliğini sağlamak ve kişinin maddi ve manevi açıdan zarar görmesini engellemektir.

Sır olarak saklanması gereken bilgileri birkaç madde de toplayabiliriz. Mükellefin meslekleri ile ilgili sırları, mükellefin hesap durumları, mükellefin işletmesine ait vergisel boyutta işlemler – işler gibi.

Bu bilgilerin mesleklerin icrası sırasında öğrenilmiş olması gerekmektedir, Suçun faili ise görevleri nedeni ile bunu öğrenmiş kişiler olmalıdır vergi memurları, vergi mahkemelerinde görevli olanlar vb kişiler.Vergi mahremiyetinin ihlali suçunda fiil, VUK'un 362. maddesine göre, aynı Kanunun 5. maddesinde tanımlanmış olan vergi mahremiyetinin ihlal edilmesidir. Vergi mahremiyetinin ihlali fiili ise; VUK'un 5. maddesi hükmüne göre, kanunda yazılı kişiler tarafından görevleri dolaysıyla öğrenilen mükellefin veya mükellefle ilgili kimselere ait gizli kalması gereken birtakım bilgilerin ifşa edilmesi veya kendilerinin veya üçüncü kişilerin yararına kullanılmasıdır. Fail burada gizli kalması gereken bilgileri bizzat açıklayarak suçu icrai şekilde işleyebileceği gibi bu bilgilerin başkasının öğrenmesine müdahale de etmeyerek ihmali olarak da işleyebilir.Ayrıca kanun metninden anlaşılacağı üzere suçun manevi unsurunun oluşması için de kast gerekmektedir yani suçun kanuni tanımına uygun olarak, açıkladığı bilgilerin sır olduğunu ve bunları ifşa ettiğini veya mükellefe ait bilgileri kendisi veya başkası yararına kullandığını bilmesi ve istemesi gerekir. Kast buradaki suçu işlemede temel unsur olmakla beraber suçun bir diğer temel unsuru ise şikayete bağlı olmasıdır.

Özetle; Vergilendirme süreci ile ilgili olarak ortaya çıkan ve vergi ilişkisi içinde öğrenilen bütün bilgilerin 3. Kişilere açıklanması , edinilen bu bilgilerin yayılması, bir yarar uğruna kullanılması suç olarak tanımlanmaktadır.

Mükellefin özel hayatının yanı sıra, devlete vergi ödemek durumunda olan vatandaşların kamu görevlilerine ve dolaysıyla devlete olan güvenlerinin de korunması gereklidir. Bu nedenlerle, kanun koyucu vergisel bilgilerin güvenliğinin sağlanmak amacıyla vergi mahremiyetinin ihlalini yasaklayan ve suç olarak düzenleyen kanuni düzenlemeler getirmiş ve bunları belli yaptırımlara bağlamıştır.