Atatürk düşmanlığı Türk Milleti için def edilmesi gereken önemli bir konudur.

Atatürk düşmanlığının asıl kaynağı ulusal kurtuluş savaşında ülkemizden askeri güç yolu ile atılan emperyalizm ve emperyalizmin yerli iş birlikçileridir.

Günümüzün başta ABD olmak emperyalist ülkelerin önemli mevkilerinde bulunmuş olan şu şahısların ve yazarların sözlerine dikkat edelim:

Kurt Ziemke, 1930 yılında Yeni Türkiye kitabının yazarıdır. Alman asıllı Orta Doğu uzmanıdır.

'İngilizler Musul'u hedeflerine koymak için bir yandan Türkiye'deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken, bir yandan da Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır.' (…..). Yapılması gereken Kemalist cumhuriyetin hem din düşmanı, hem Kürt düşmanı olduğu temasını ortaya atıp işlemektir.'Diyor.

Willam Bill Jefferson Clinton, ABD'nin Kırk İkinci Başkanı. Demokrat partiden. 'Amerika kontrolünde bir halife ile İslam Dünyasını yönetmek bizim için en masrafsız yoldur.'Diyor.

Graham Fuller, ABD merkezi istihbarat örgütü CİA'nın eski Başkan Yardımcısı ve Türkiye Masası şefi. 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturmada hakkında yakalama kararı çıkartıldı.

'Kemalizm'e son verin, Osmanlıyla övünün.' Diyor.

Paul Bernard Henze, emekli CİA görevlisidir. CİA'nın Ankara eski büro şefliğini yapmıştır.

'Atatürkçülük öldü, nurcular ileri.'Diyor.

Samuel Henginton, ABD'nin stratejist uzmanı Dünyanın gelecek yüz yılda medeniyetler çatışmasını yaşayacağını ileri sürer.

'Türkiye, Atatürk'ün mirasını ret etmelidir.'Diyor.

Adı geçen şahısların bazı sözlerini okuduk.

Bu sözler ne anlama geliyor?

Biraz düşünme yeteneği olan herkes anlamıştır sanırım.

Şimdi ülkemizdeki iç politik durumu gözden geçirelim mi?

Önemli derecede Atatürk düşmanlığı var mı?

Evet var.

Atatürk düşmanlığı yapan siyasi parti mensupları da var mı?

Evet var.

Atatürk düşmanlığı yapan dini gruplar, yani tarikatlar var mı?

Evet var.

Bu gruplar bazı siyasiler tarafından her türlü desteği görüyor mu?

Evet! Görüyor.

Bu gruplar dini siyasallaştırılıp çıkarları için kullanırken, bazı siyasi partiler de bu dini grupları kullanıyor mu? Yani dini gruplar da, bazı siyasi çevrelerde birbirlerini karşılıklı olarak kullanmıyor mu?

Evet! Kullanıyor.

Zaten iş burada başlıyor.

Atatürkçü düşünce sisteminin ulusal bağımsızlıktan, akılcı, bilimsel, aydınlanmadan, çağdaş uygarlıktan ve laiklikten yana taraf olması hem emperyalizmi hem de onların yerli iş birlikçilerini oldukça rahatsız ediyor.

Türkiye'de Atatürkçü düşünce sitemine karşı tavır takınmak, her şeyden önce bağımsız bir Türkiye'yi istememek anlamına gelir.

Türkçeye, akılcılığa, aydınlanmaya, laikliğe, teknolojik gelişmeye ve kısaca çağdaş olan ne varsa karşı olmak anlamına gelir.

Milletin orta çağın karanlık dehlizlerine tekrar geri dönmesinden yana olmak demektir.

İşte cumhuriyet rejimi tarikatları bu nedenlerden kapatmıştır.

Zira Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında tarikatlar Padişahları tamamen etkileri altına almışlardı.

Örnek:

İkinci Abdülhamit zamanında (1878-1090) devletin yönetim kadrosunda etkili olan ve padişah tarafından destek gören tarikat sayısı 72'dir.

Bu yetmezmiş gibi Padişah kuzey Afrika kökenli (Tunus)Ticani Tarikatının Osmanlı devleti topraklarına girmesine ve güçlenmesine resmen destek vermiştir. Böylece kendisinin dindar padişah olduğunu göstermek istemiştir.

Sonuç ortadadır.

Osmanlı yıkılmıştır.

Osmanlının yıkılmasının asıl nedenleri kısaca şunlardır:

Osmanlı bünyesindeki bu tarikatların etkisi ile batıda gelişen bilim ve teknolojiye uzak kalmış.

Eğitim sistemi zamana uygun değildir.

Verilen eğitim ağırlıkla dini konulardandır, bilimsel değildir.

Dünya'da bilim ve sanayi alanında gelişmeler olurken, Osmanlı buna oldukça yabancı kalmıştır.

Kısaca zamanın bilim, teknoloji, sosyal ve kültürel gelişmelerine yabancı kaldığından dolayı sömürgeleştirilmiş, sonunda da Birinci Dünya Savaşı sonunda işgale uğramıştır.

Türk Millet emperyalizmin esiri olmayacaktı her halde.

Mustafa Kemal Atatürk ve birkaç silah arkadaşı ortaya çıkarak ulusal kurtuluş savaşını örgütleyip bağımsız Türkiye'yi kurdular.

Osmanlının hatalarının tekrar edilmesini aklı başında olan kimse beklemezdi her halde.

Yeni bir devlet, yeni bir yönetim şekli uygulamaya koyuldu.

Şimdi asıl mesele bunu koruma ve yaşatma mücadelesidir.