Hayat, bazen bize ilginç aynalar tutar. Birilerinin izinden yürümeye çalışırken fark ederiz ki, ne kadar benzer adımlar atsak da aynı yerlere varamayız. Çünkü bazı insanlar gerçekten benzersizdir. Onların attığı adımlar sadece kendi yollarında anlam kazanır.

Bazen bir sanatçının fırça darbelerini taklit ederiz, bazen bir iş insanının stratejisini kopyalarız. Hatta bir liderin sözlerini tekrarlamakla bile yetinmeyiz; aynı tonlamayı, aynı duruşu bile benimseriz. Fakat sonuçlar çoğu zaman beklendiği gibi olmaz. İşte burada devreye giren şey, kişiliğin, yaşam deneyiminin ve ruhun eşsizliği olur.

Bir insanı sadece yaptığıyla değil, onu yaparken taşıdığı ruh haliyle, inançla ve kararlılıkla değerlendirmek gerekir. O nedenle bir kişinin başarısını yalnızca formüllerle açıklamak eksiktir. Çünkü herkesin hikâyesi, yetişme tarzı, değerleri ve hayata bakışı farklıdır. Bu fark, onları özel kılan şeyin ta kendisidir.

Bu nedenle “O yaptıysa ben de yaparım” demek yanıltıcı olabilir. Çünkü “sen o değilsin.” Ve bu kötü bir şey değildir. Tam aksine, herkesin kendi eşsiz yolculuğunu keşfetmesi için bir fırsattır. Taklitten çok ilham almak, başkalarının başarılarını örnek değil, ilham kaynağı olarak görmek gerekir.

Hayranlık duymak doğaldır. Ancak hayranlık, körü körüne bir taklide dönüşürse, bizi kendimiz olmaktan uzaklaştırabilir. Halbuki asıl mesele, kendi benzersizliğimizi fark etmek ve onun üzerine bir hayat inşa etmektir. Başkalarının izinde yürümek değil, kendi yolumuzu cesaretle çizmek esas meseledir. Unutmayın, bazı insanlar gerçekten benzersizdir. Ama her insanın da içinde keşfedilmeyi bekleyen bir benzersizlik vardır.