Eskiden gazetelerin üçüncü sayfası cinayet,trafik kazaları gibi haberlerle gündemdeydi.Hepimiz üçüncü sayfaları merakla,birazda hüzünle okurduk.Belki de bir tanıdığımızın ölüm haberleriyle derin bir üzüntüye gark olurduk.Şimdi artık cinayet haberleri gazetelerin birinci sayfasından verilmeye başladı.Üstelik dayı o kadar arttı ki; takip edemez olduk.Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizden mi kaynaklanıyor,yoksa cinnet mi geçiriyoruz anlamak mümkün değil.Hunharca işlenen cinayetler,adama çarpıp kaçan sürücüler galiba kıyametin yaklaştığını gösteriyor.Bazı cinayetlere akıl sır ermiyor.Adam babasını öldürüp dört parçaya bölmüş.Başka biri üç çocuğunu ve karısını öldürüp sonrada kendi kafasına sıkmış.Kimi gidip bir kahveyi tarıyor, kimi rastgele ateş açarak bir çok masumun ölmesine neden oluyor.Bu tip olaylar eskiden doğuda oluyordu.Şimdi bakıyorum hemen hemen Türkiye’nin tüm illerinde oluyor.Son zamanlarda kadın cinayetleri o kadar arttı ki; özellikle İstanbul Sözleşmesi iptal edilince serbestçe cinayet işlenmeye başlandı.Çünkü adalet,hukuk sistemi tamamen çöktü.İyi hal indirimi alan bir kaç yıl ceza alıp tekrar aramıza katılıyor.Cezaevleri ıslah evleri olması gerekirken maalesef iyice canileşip aramıza katılıyorlar.Kadınlarımızı koruyan kanun kalmadı.Ankara sözleşmesini çıkaracağını vaat eden hükümet galiba bunu da rafa kaldırdı.Neden?Burada murad edilen nedir anlamak mümkün değil.Kadın gidiyor beni öldürecek diyor.Göstermelikten bir kaç ay uzaklaştırma cezası alıyor ama bu sürede yine gidip kadını öldürüyor.Bunun sosyolojik, psikolojik tanımı yok.Ölen öldüğü ile kalıyor.
Peki insanlar neden cinayet işliyor?Bunun cezasını bile bile bu suçu neden işliyor?Acaba bu ekonomiyle alakalı olabilir mi? Bir çok cinayet namus cinayeti olarak karşımıza çıkıyor.Eşinin kendini aldattığını düşünen koca onu boşamayı değil öldürmeyi tercih ediyor.Hemde hiç gözünü kırpmadan.Çünkü biliyor ki ceza evinde fazla kalmayacak.Bir süre yatıp tekrar çıkacak.Gündüz kuşağında bir proğramda izlemiştim.60 yaşlarında bir adam evlenmek için proğrama katılıyordu. Adam daha önce üç hanımını öldürdüğünü itiraf ediyordu.Taliplisi olan kadın adama hala maaşın ne kadar,evin ve araban var mı, bana ne alacaksın diye pazarlık yapıyor.Ya be kadın daha önce üç hanımını öldürdüğünü itiraf eden adamla sen nasıl evlenmeyi düşünüyorsun.Sen dördüncü olarak öldürülmeyi mi istiyorsun?Akıl alacak gibi değil.Yani adam kadının istediği malı,mülkü verse kadın güle oynaya evlenecek.Bu bana göre akıl tutulması.Maddiyat insanların gözünü kör etmiş.Adamın eşini aldatması bile onlar için sorun değil.Yeter ki adam zengin olsun,kadını rahat rahat yaşatsın.Ne diyelim Allah akıl fikir versin.
İlk evliliklerde bazı önemsiz konular dikkate alınmıyor.Herkes evlilik öncesi pembe tablolar çiziyor.Tatlı ve masum yalanlar karşıyı ikna edebiliyor.Hele de ilk aşlarla başlayan flört işleri ise bu yalanları kimse görmüyor. Ama evlenip iş ciddiyete binince Anya Konya ortaya çıkıyor.Yetersiz bir gelir,sıkıntılı bir hayat bunun yanında dışarıda cıvıl cıvıl bir ortam tatsızlıklara neden oluyor.Şayet eşlerin sevgi saygısı birmişse tam bir kaos ortamı oluyor.İnsanın eve gidesi gelmiyor.Kendini dışarı atıyor.Alkol,kumar, hovardalık derken ipler iyice kopuyor.Kadın kendine ilgi gösterilmediğini anlayınca dananın kuyruğu kopuyor.Tartışmalar,kavgalar gırla gidiyor.Bu çocuklara yansıyor.Belki çocuğun hayrı için boşanmalar öteleniyor.Aslında her iki tarafta bir çıkış arıyor ama bir türlü ortayı bulamıyorlar.İncir çekirdeğini doldurmayan meseleler büyüyüp gidiyor.Erkek boşanmayı bir türlü kabul edemiyor.Ve bu öfke cinnete dönüşüyor.Ya benim olacaksın,yada kara toprağın.İnceleyin cinayetlerin büyük kısmı böyle oluyor.
Bu duruma seyirci mi kalacağız.Devletin önlem olarak yapacağı bir şey yok mu? Şu denilebilir belki;ne yapalım kanunlar yeterli. Ama yeterli mi?Bu tartışılır.Mesela Aile Bakanlığı ne işe yarıyor.Cinayetten sonra davaya müdahil olmaktan başka ne yapıyor? İnsanları eğitmek için bir planı yok mu?Kadın sığınma evleri var bir çok ilde ama sayıları yetersiz.Amaç burada cinayete varan süreçte engelleyici tedbirler almak.Gerek kadın cinayetleri,gerek çocuk yaşta evlendirmeler de,gerekse çocuğa cinsel tacizde bakanlık aktif rol oynamalı.Bakanın birinin dediği gibi “bir seferden bir şey olmaz” dememeli. Olayın üstüne gitmeli.O kadar bütçesi var ve bu bütçeyi sosyal dokuyu korumak için kullanmalı.Cinsiyet ayrımı olmadan aidiyet duygusuyla hareket etmeli.Kesinlikle Aile bakanının kadın olması gerekir ki;bir anne gibi olaya baksın.Anne korumacıdır.Erkeklere göre ünsiyet duygusu gelişmiştir.Daha fazla empati kurabilir.Olaya geniş bir perspektiften bakılarak korucuyu önlemler hızla alınmalıdır. Çünkü son zamanlarda üçüncü sayfa haberleri artık sür manşetten verilmeye başlandı.
Bir insanın bile kaybı içimizi acıtıyor.Nasıl olsa bizim tanıdığımız değil diye olaylara bigane kalmamalıyız.Sanki kendi yakınımız gibi müdahale etmeliyiz.Biz hukuk devletiyiz. Hemde sosyal hukuk.Hukuk sadece kağıt üzerinde kalırsa,hakimler insifiyetini keyfi olarak kullanırsa sosyal doku bozulur ve seri cinayetler başlar.Mazaallah ülkenin geniş kesimi bundan etkilenir ki;artık ok yaydan çıkar,herkes kendi hukukunu uygulamaya başlar.Meclisin bu konuda bir araştırma komisyonu kurması elzemdir.Bu konuda muhalefetin verdiği önergeler iktidar ortakları tarafından sürekli reddediliyor.Halbuki bu sorun sadece muhalefetin sorunu olmayıp hepimizin sorunudur.İntidar muhalefet,STK lar birleşip bu soruna bir neşter vurmalıdır. Yarın çok geç olabilir ve iç çatışmaya dönebilir.Bizden söylemesi.