Uğurola Mersin, uğurola Türkiye…

TBMM orduları! Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebelerinde zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını, inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük Necip Milletimizin fedakarlıklara layık olduğunu ispat ettiniz. Sahibimiz olan Türk Milleti geleceğinden emin olmaya haklıdır.

ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR, İLERİ!"

Mustafa Kemal Paşa’nın bu komutuyla zafere koşup sonsuza kadar yaşayacak olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ kurdu atalarımız.

1919 senesi Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım” cümlesi ile başlayan NUTUK’da şöyle sürdürüyor sözlerini Gazi Mustafa Kemal AtatürkBugün ulaştığımız netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerden

doğan uyanışın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu neticeyi, Türk gençliğine emanet ediyorum.

Son cümlesi de “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.

Böyle bir zafer yok!

Bir Milletin kaderini değiştirmiştir bu Zafer…

EMANET SİZDE GENÇLER…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyetini sizlere emanet ederken;

Aklını kullanan, eğitim süreçlerini en iyi şekilde değerlendirip bilimle hareket eden bir gençliğin bu görevi üstleneceğinden emindir.

Beyni hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillere gereksinim duyuyor Türkiye Cumhuriyeti.

Siyasetin, siyasetçinin esiri olmadan özgür iradenizle oyuna girin.

Hassas değerlerinizi kullanmayın, kullandırtmayın.

GENÇLER!

SİZE DURMAK YAKIŞMAZ!

HEP ÖNDE, HEP İLERİ…

Emanet sizde!

BÜYÜK ZAFERİN SONUÇLARI…

30 Ağustos Büyük Zaferi güç kullanarak, asker, silah kullanarak Türk Ulusunun Anadolu’dan silinemeyeceğini kanıtlamıştır.

Anadolu’nun bir sömürge, ulusumuzun ise bir köle yapılamayacağını göstermiştir bütün Dünyaya.

Uygar, egemen ve bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

30 Ağustos’ta attığımız müthiş tokatın sesi bütün Dünya’yı titretmiştir.

Tokatın kızarıklığını ve acısını üzerinden atamayan ülkeler artık hilelere başvuruyor.

Ancak hilelere karşı gözlerimizin açık olmasını da istiyor Ulu Önder…

Anadolu'da EZAN SESLERİNİN sonsuza dek susmamasını ve sonsuza dek duyulmasını sağlayan BÜYÜK ONUR duymamız gereken bir zaferdir 30 Ağustos.

İnsanlarımızın KUL değil eşit ve özgür YURTTAŞLAR olmalarını sağlamıştır.

KADINLARIMIZA erkeklerle eşit haklar sağlanmasını sağlıyor.

Özellikle eğitime verilen özel önemle okur yazar sayısını hızla arttırılmasının yanı sıra her alanda çok sayıda bilim insanları yetiştirilmesini sağlamıştır.

Kültür, sanat, edebiyat ve sporun gelişmesini ve bu konularda çok değerli insanlar yetiştirilmesini sağlamıştır.

Akla ve bilime dayalı, çağdaş bir ülke olma yolunu açmıştır 30 Ağustos.

Yurdun birçok bölgesinde fabrikalar, üniversiteler ve bankalar yapıldı.

Dil, tarih ve kültür gibi alanlarda faaliyet gösterecek kurumlar kuruldu.

Cumhuriyetin sağladığı kazanımlar, çok kısa bir sürede ülkenin çehresini değiştirmeyi başardı.

Yazmakla bitmez sağladıkları…

DIŞARIDAN CEBREN YIKAMADILAR, İÇERİDEN DE HİLEYLE YIKAMAZLAR…

Atalarımızın bize armağan olarak bağışladığı bu güzel yurdu sahiplenmeliyiz…

Bu emanetin her köşesini, her ağacını, her çiçeğini, her bitkisini, her yeşilini, her kuşunu, her kelebeğini, her canlısını, her karış toprağını, havasını, akarsuyunu, gölünü, denizini, insanlarını korumalıyız.

Haydan gelmedi bu yurt bize; bu yurtta yaşayan her yurttaşın mutlaka en az bir şehidi vardır atalarının arasında.

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü DİN DÜŞMANI OLARAK GÖSTERMEK BİR HİLEDİR.

RANT HIRSI da bu ülkeye sokulan bir HİLEDİR.

Rant elde etmek için her şey mübahtır bu zihniyeti benimsemiş insanlar için.

DİNİ de kullanır, ALLAH’ı da kullanır bu insanlar.

Rant uğruna heba etmeyelim bu yurdun güzel ormanlarını, yeşil alanlarını, tarım alanlarını.

Kirletmeyelim havasını, suyunu, topraklarını.

Maazallah yok edersek yeşilini, tarım alanlarını, kirletirsek suyunu, havasını, toprağını SAVAŞLA da KURTARAMAYIZ.

Yurttaşlar olarak AKLIMI HEP İYİ YÖNDE KULLANMALIYIZ…

Türkiye Cumhuriyeti’nin İLK YÜZYILINI kazasız belasız geçirdik.

Hep bir çekişme içinde geçirdik; intikam almak isteyenler, bölmek isteyenler, ikinci cumhuriyetçiler, ayrımcılık, ayrıştırıcılık yapanlar, sığınmacıları doluşturanlar, mafya siyasetçi ilişkileri, ranta doymayanlar, kaçakçılar gündemde oldular.

Güzel şeyler de oldu tabii, ama bunlar genelde bireysel başarılar ve güzelliklerdi.

Şimdi bunları hep geride bırakıp İKİNCİ YÜZYILIN sonunda bütün Dünyanın gıptayla baktığı, gelecek nesillerin gurur duyduğu bir Türkiye Cumhuriyeti nasıl oluruz, onun yolunu bulalım.

Yol belli de önemli olan istiyor muyuz istemiyor muyuz?

İstiyorsak kolay!

Hoşça kalın, haftaya yine buradayız…