Türkiye’de 2 milyonu aşan mevsimlik tarım işçisi genellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinden Nisan
ayında yola çıkıyor ve 4 ila 8 ay arasında değişen sürelerde Türkiye'nin farklı bölgelerindeki 50 ilde
tarım alanında çalışıyor.


Tarımsal üretim takvimini takip ederek çalışan mevsimlik tarım işçilerinin büyük çoğunluğu kayıt dışı
ve sosyal güvenceden yoksun olarak çalışıyor. Gezici olma, ağır çalışma ve kötü barınma koşulları,
mevsimlik gezici tarımda çalışan aileleri halihazırda 'en kırılgan' topluluklardan biri haline getiriyor.


Tarım ve hayvancılıkta ülke ekonomisine önemli katkıda bulunan Doğu ve Güneydoğu Anadolu
kentleri, aynı zamanda insan gücüyle de üretime destek veriyor. Bazı aileler geçimlerini
memleketinde sağlarken, çok sayıda aile de evlerini geride bırakıp Çukurova bölgesi başta olmak
üzere Türkiye'nin dört bir köşesine giderek tarla ve meyve bahçelerinde çalışıyor.

Tarım işçileri, son yıllarda Mersin’e de gelerek seralarda çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışıyor
Sabahın ilk ışıklarıyla çadırlarından çıkıp tarlaların yolunu tutan tarım işçilerine, genellikle çocukları da eşlik ediyor.

Gittikleri bölgelerde çadır veya konteynerlerde kalan işçilerin ağızlarından çıkan ortak söz
ise "Ekmek parası için" oluyor.

Mevsimlik tarım işçileri, yoksul ve işsiz kesimlerin ekmek parası kazanmak için yılın her bahar
döneminden güz döneminin başlangıcına kadar ülkede sürekli farklı tarım ürünlerinin hasadını
gerçekleştirmek için şehir şehir gezen, emek harcayan ve sıklıkla emeğinin karşılığını alamayan bir işçi
sınıfıdır.


Televizyon ve radyoyu kendileri için çok lüks gören tarım işçilerinin bu yaşam koşullarından çocukları
da etkileniyor. Kavurucu sıcak altında günde bazen 12 saat çalışmak zorunda kalan tarım işçileri,
gittikleri yerlerdeki işlerini tamamladıktan sonra şehir değiştirerek mevsimine göre ikinci, hatta
üçüncü ürünün hasadına katılıyor.


Aldıkları insani hayat şartların altındaki ücretler, derme çatma çadırlardaki zor yaşam mücadeleleri,
kendilerini ilgilendiren ve sosyal hayatlarını güvence altına alınmasını, sosyal dışlanmanın vücut
bulmuş halidir.


İşçilerin emeği adil bir şekilde değerlendirilmeli ve yaşam standartlarını karşılayacak düzeyde ücretler
ödenmelidir. Bunları sıralarsak:


*İnsan Onuruna Yakışır Çalışma Koşulları
*Eğitim ve Mesleki Gelişim Fırsatları
*Adil İş Yönetimi ve Sendikal Haklar
*Sağlık Hizmetlerine Erişim ve Sosyal Güvenlik
*Çevre Duyarlılığı ve Sürdürülebilir Tarım Pratikleri


Tarımsal işçiler, toplumun temel taşlarından biridir ve onların hakları, yaşam koşulları ve gelecekleri,
herkesin ortak sorumluluğudur. Bu manifestoda ortaya konan talepler, tarımsal işçilerin onurlu bir
geçim ve insanca bir yaşam için yapılan çağrıları temsil eder. Toplumun tüm kesimleri ve karar
vericiler, bu talepleri dikkate alarak adil ve sürdürülebilir bir tarım sektörü için çalışmalıdır.