Tarih, milletlerin kaderini belirleyen büyük olaylarla doludur ve bazı zaferler vardır ki yalnızca bir milletin değil, tüm coğrafyanın ve hatta dünyanın akışını değiştirir.
Malazgirt Meydan Muharebesi de böylesine kritik bir dönüm noktasıdır. Bu büyük zaferin 953. yıl dönümünü kutlarken, onun bize bıraktığı mirası ve önemini bir kez daha hatırlamak, ve anlamak gerektiğine inanıyorum.
26 Ağustos 1071'de gerçekleşen Malazgirt Meydan Muharebesi, yalnızca askeri bir başarı olarak görülmemelidir. Bu zafer, Anadolu'nun kapılarının Türklere açılmasına vesile olmuş ve Türklerin bu coğrafyada kalıcı olarak yerleşmesini sağlamıştır. Malazgirt, Anadolu'nun yurt edinilmesinin ve bu topraklarda köklü bir medeniyetin filizlenmesinin başlangıcıdır.
Sultan Alparslan'ın cesareti, kararlılığı ve askeri stratejisi, bu büyük zaferin temel taşlarıdır. Ancak Malazgirt Zaferi'nin arkasında yatan esas güç, Türk milletinin bağımsızlık aşkı ve inancıdır. O dönemde Selçuklu Devleti’nin ortaya koyduğu irade ve savaşma ruhu, Türk tarihine yön vermiştir.
Bugün Malazgirt Zaferi'ni anarken, bu zaferin bize kazandırdığı değerleri yeniden hatırlamalıyız. Malazgirt, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde olduğunda neleri başarabileceğinin en somut göstergesidir. Bu ruh, bugün de bizim için yol gösterici olmalıdır.
Özellikle genç nesillerin, tarih bilincine sahip olmaları, Malazgirt gibi büyük zaferleri sadece birer tarihi olay olarak görmemeleri, aksine bu zaferlerin arkasındaki ruhu ve mücadeleyi anlamaları gerekmektedir.