Günümüzde özel eğitim hizmetlerindeki fahiş fiyat artışları, toplumda derin izler bırakan bir adaletsizlik örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Özellikle ihtiyaç sahibi bireyler ve aileleri için bu durum, eğitim hakkına erişimi zorlaştıran ve ekonomik olarak ağır bir yük getiren bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Eğitim, bir toplumun geleceği için temel bir yapı taşıdır ve her bireyin eşit fırsatlara erişimi sağlanmalıdır. 
Özel eğitim hizmetlerindeki maliyetlerin yüksek olması, ailelerin ekonomik durumlarına göre çocuklarının eğitim olanaklarından yararlanmasını sınırlamaktadır. 
Bu durum, toplumda genel olarak eşitsizlik ve adaletsizlik hissine yol açmakta ve sosyal dokuyu zayıflatmaktadır.
Özel eğitim, bireyin potansiyelini maksimize etmek ve topluma katılımını sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Ancak bu hizmetlere erişim, yüksek maliyetler nedeniyle giderek daha fazla sınırlanmaktadır.
Kamu okullarının sınırlı kaynakları ve yetersiz kapasitesi, özel eğitim alanında özel sektörün önemli bir rol üstlenmesine neden olmuştur. 
Bu durum da özel eğitim hizmetlerinin maliyetlerini artırmış ve birçok ailenin bu hizmetlere erişimini engellemiştir.
Fahiş fiyat artışları, ekonomik olarak daha zayıf durumda olan aileleri derinden etkilemektedir. Birçok aile, çocuklarının ihtiyaç duyduğu özel eğitim hizmetlerini karşılamak için ciddi ekonomik fedakarlıklar yapmak zorunda kalmaktadır.
Bu durum, zenginlik ve gelir düzeyiyle erişimi doğrudan ilişkilendirerek sosyal adaletsizliği derinleştirmektedir. 
Eğitim hakkının bu şekilde ekonomik faktörlere bağlı olarak sınırlanması, toplumsal fırsat eşitliği ilkesine aykırı bir durumdur.
Bu sorunla başa çıkmak için atılacak adımların başında, kamu kaynaklarının etkin ve adil bir şekilde kullanılması gelmektedir. 
Devletin özel eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlarını artırması ve bu hizmetlerin maliyetlerini kontrol altında tutması gerekmektedir. 
Ayrıca özel eğitim sağlayıcılarının denetlenmesi ve fiyatların makul seviyelerde tutulması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Eğitim hakkı, her bireyin temel insan hakkıdır ve ekonomik faktörlere bağlı olarak sınırlanmamalıdır. Toplumsal adaletin sağlanması ve eşitlik ilkesinin güçlendirilmesi için, özel eğitimdeki bu adaletsizliklerin giderilmesi acil bir öneme sahiptir.
Yüksek maliyetler nedeniyle eğitim hizmetlerinden mahrum kalan çocukların potansiyellerini gerçekleştirmelerine engel olmamak için, tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi gerekmektedir. 
Bu şekilde, toplumun her kesimi için adil bir eğitim ortamı sağlanabilir ve sosyal adalet anlayışı güçlendirilebilir.
Bu sorunun çözümü için kamu yatırımlarının artırılması, fiyatların denetlenmesi, toplumsal farkındalığın artırılması ve uluslararası iyi örneklerden ders çıkarılması gerekmektedir.
Ancak bu şekilde, her bireyin eğitim hakkını tam anlamıyla kullanabileceği bir ortam oluşturulabilir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için adil bir eğitim sisteminin sağlanması, toplumun refahı ve ilerlemesi için vazgeçilmez bir adımdır.