Ben Özcan’ın çok sevdim.

Nasıl sevmem, insan altmışından sonra dost edinemez önyargısını paramparça etmiş ve benin en yakın dostlarımdan biri olmuştu.

Mersin’den Ayvalık’a taşınmış, kamuda biten meslek hayatı özel sektörde başlamış, tabip odası üyeliğimi Balıkesir’e almıştım.

Balıkesir’deki ilk Tıp Bayramı balosuna katıldığımda yönetim kurulu üyeleriyle tanışıp onlara imzalı birer kitabımı hediye ettim. Bu sırada üç ayda bir çıkardıkları bir dergileri olduğunu, yazı verip veremeyeceğimi sordular. Sevinerek kabul ettim.

Sevgili Özcan Yılmaz’la ilk tanışmam sanal ortamda bu sayede oldu. Özcan derginin genel yayın yönetmeniydi.

Sonra yüz yüze tanıştığımızda sanki kırk yıllık arkadaşmışız gibi bir duygu, bir sevgiyle sarıldık birbirimize. Birbirimizi çok sevdik. Kısa zamanda çok yakın dost olduk.

Telefonuma ilk kaydım genel yayın yönetmeniydi. Yüz yüze tanıştığımızda tatlı bir espri olarak bu hitabı kullandım ve sonrasında da sürdürdüm. O benim hep genel yayın yönetmenim olarak kalacak.

Kah sitem, kah rica, kah şakayla yazıların zamanında toplanmasını sağlar, onları okur, arkadaşının başının belaya gireceğini düşündüğü ifadeleri onunla konuşarak yazıdan çıkarır, dergideki sıralarını belirler, basıma gönderir, takip eder ve dağıtımıyla da bizzat ilgilenirdi.

Bitti mi?

Hayır!

Derginin odaya yük olmaması için dergiye alınacak reklamların çoğunu da o toplardı.

Reklam gelmez oldu ve dergi yayınına son verildi.

Boş durur mu Özcan Yılmaz, çalıştığı Balıkesir Şehir Hastanesi’nde sinema ve felsefe topluluğu kurarak konferans salonunda film gösterilerine ve felsefe oturumlarına başladı. Pandemiyle kesintiye uğrayan etkinlikleri sanal ortama taşıdı. Hekim Atölyesi gurubunu oluşturdu ve felsefe oturumlarını sanal ortamda sürdürdü.

Balıkesir Tabip Odası’nın en aktif üyelerinden biriydi: uzlaştırıcı, çalışkan ve çalıştırıcı. Yönetimlerde, yönetim kurulunda ya da diğer kurullarda, yıllarca görev yaptı. Doğrudan görev almadığı yıllarda ise mutlaka yerini alırdı. Balıkesir Hekim Dergisi genel yayın yönetmenliği somut örneklerden biridir.

Yazmayı severdi. Basılı kitapları var. Hekim hakları konusunda değişik dergi ve sitelerde ses getiren makaleleri yer aldı.

Hastanede satranç ve masa tenisi turnuvaları ondan sorulurdu.

Son yıllarda yakasına yapışan kronik bir hastalık nedeniyle fiziki aktiviteleri kısıtlansa, canını sıksa da arttırdığı mental aktivitelerle hayatını ve yaşamı güzelleştirmekten geri durmadı.

Balıkesir Hekim Dergisi’nin dijital ortamda tekrar yayımlanmaya başlamasıyla Özcan Yılmaz tekrar evladına kavuşmuş gibiydi. Dijital ilk sayı yayımlandıktan sonra ikinci sayı için hazırlıklarına başlamıştı bile. Dergi öksüz kaldı.

Lafı dolandırmadan ama karşıyı da incitmemeyi gözeterek düşündüklerini dile getiren, özü sözü bir olan, insana, çevreye, çevresine duyarlı güzel bir insan Özcan Yılmaz.

Eşi Büke, oğulları Ata ve Arda ile mutlu bir aile babasıydı, ailesini mutlu eden bir babaydı.

Onu tanıma fırsatı bulamayanlar, üzerlerine titreyerek yetiştirdikleri iki güzel oğulları Ata ve Arda’yı tanıdıklarında ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır.

Özcan Yılmaz hayatı büyük bir ciddiyetle yaşadı. Halbuki hayat büyük bir şakaydı sanki... Şaka gibi, üç gün içinde elimizden çekip aldı Özcan’ı...

Ben Özcan’ı çok sevdim…

Güle güle sevgili Dostum, ışıttığın yollar gibi yolun ışık olsun!