35 yıl sonra da görüşebilmiş olsan, daha dün ayrılmış gibi ise tutumun, Yeniden anlatmak, anımsamak ise sözlerin, Yeniden karşılaşmış olmanın kazandırdığı mutluluk ise tepkilerin, Hiçbir örtüye gereksinim duymamak kaynaklı ise davranışların, 'Dostluk bu işte' diyebilirsin artık. 'İbrahim Arkadaş merhaba.' Diye başladım telefon görüşmesine. 'Ne arkadaşı? Ellerinden öperim öğretmenim' deyince,'Gözlerinden öperim evlat' demek düştü bana da. 'İkinci ailem' diye tanımlıyor bizi. Karşılıksız vericiliğin, (Belki de paylaşımcılığın demek gerek) 'Kişisel çıkar' tanımının olmadığı bir dönemin, tıpkı ozanın dediği gibi 'Yarin yanağından gayrı her şeyin ortak olduğu' zamanların oluşturduğu dostluktan söz ediyoruz. Bilinenlerin tekrarı da olsa sohbet konuları, ilk kez anlatılıyormuş gibi haz vermekte. Elbette sonunda yapılan güncel tahliller de önemli. 'Söz konusu vatan ise, gerisi teferruat' der gibi. 'Bu daha başlangıç- Mücadeleye devam' sloganını yineler gibi. Bir şarkı öğretmişti öğretmenlerimiz bize öğretmen okulunda: Dostluğun biz sevgisiyle Toplandık her an burda Bu sevgi bağı kopmaz hiç Dağılsak bir gün yurda Bu güzel günü andıkça Çarpacak kalbim benim Bu sevgiyle ebediyen Uzanır sana elim Dostluğun uzandığı el, en güçlü eldir öyle değil mi? Ve ön yargısız, beklentisiz… Teşekkürler İbrahim Öğretmenim. Ya da Evlat. Yeniden ve dostlukla buluşmamızı sağladığın için. * * 3 Ocak Mersinimizin düşman işgalinden kurtuluş günüydü. Cumhuriyet Alanı'ndaki heyecan, ekran başında da olsa bizleri etkiledi. Dinsel ya da etnik kökeni ne olursa olsun 'Türk Milleti' kimliği çatısı altında buluşmanın, birlik olmanın zenginliğine vurgu yapıldı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizden yoğun göç alan Mersinde, Mersinli, ortak kültürde buluşmak çabasında ve eğilimindedir. Ortak çıkarın çözümünü burada görmektedir. Mezarlıklarında bile (Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Ermeni…) birlikte olmanın kıvancını yaşayan bir ilimizdir Mersin. Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Alevi, Sünni her etnik ve dinsel yapının birlikteliğini görürüz Mersin'de. Birlikte yaşamanın mutluluğunu da. Bozguncuları da iyi tanır Mersinli. Yanıtını da iyi verir. Dün Fransız işgalcilerine karşı verdi. Bugün de gericilere ve bölücülere karşı direnecektir. Mustafa Kemal Atatürk'üne karşı sorumludur ve Mersin'e sahip çıkmak görevi vardır, Mersinlinin. 3 Ocak bir kez yaşandı. Bir daha olmayacak. * * 2015 yılı güzelliklere gebe diyelim mi?