“Az eşit” tanımıyla dikkatimi çekmişti…
Yazdım. “Eşit” anlamlı bir tanımlamadır. “Az eşit” tanımlamasına rastlayamadım… CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in söyleminin dışında…
Arkasından DEM eş başkanına “Sonuna kadar arkanızdayım…” dedi ama hemen devamında da “Söylediklerini duymamıştım,” diye savunma sözleri harcadı…
Peki şimdi?
“Etki ajanlığı” konusunda “Bu kanunun çıkmaması için ne gerekiyorsa onu yapın,” diyerek milletvekillerine seslendi.
Ya bizler neyin ne anlama geldiğini bilmiyoruz ya da CHP Genel Başkanı Özgür Özel kendince bir sözlük hazırlamış…
“Etki ajanlığı” nedir diye sorduğumuzda yediden yetmişe herkesin yakıştırma yollu bile olsa, anlamına yakın açıklamaları olur.
Oldum olası, polisiye ya da ajan konulu filmleri severim. İlgiyle izler, hatta senaryoya katılım sağlamaya çalışırım. Ülke içinde ya da ülkeler arasındaki konularla oluşturulan bu filmler gerçek yaşamda da tıpkısının aynısı olmasa da büyük oranda benzeşmektedirler.
Yüzyılımızda, emperyalist AB-D’nin yayılmacı politikalarıyla ve her ne kadar gerilemekte ya da yıkılmakta olsa da direnmeye çalışan ya da ayak sürüyen bu saldırganlar, sömürmek istedikleri ülkelere ajanlarını, casuslarını görevlendirir, isteklerine uygun çalışmalarını isterler ve sağlarlar. Bir taraftan sömürgenlerin elemanları, diğer taraftan parçalamak istedikleri ülkelerdeki işbirlikçileri ve hainlerle yol almaya çalışırlar… Elbette bu süreçte parasal destekler oldukça kayda değerdir. Paralarla, satın alabilirler, çıkarlarına uygun davranış geliştirirler, ağacın kurdu örneğinde olduğu gibi ülkeyi ve milleti içten içe parçalamaya ve bölmeye çalışırlar.
Parçalanmayı ya da bölünmeyi reddeden ülke yöneticileri ise bunlara karşılık olmak üzere koruma kanunları çıkarabilirler. Somutlayalım;
Ülkemizde yüzlerce “sivil Toplum Örgütü var. Aslı “Demokratik Kitle Örgütleri” olan… Kadın, çocuk, genç, mesleki, kurumsal vb. başlıkları olan…
Gerek ABD ve gerek AB sömürgenleri, kendileri için fazla bir anlam ifade etmeyen ancak alıcılar tarafından oldukça değerli olan parasal katkıları ülkemize de bu örgütlenmeler aracılığıyla sokmaktadırlar. Milyon dolarlar ya da milyonlarla ifade edilen avrolar bu örgütlenmelere verilerek ülkemiz içten içe yıkıma sürüklenmeye çalışılmaktadır.
Gelelim “Etki ajanlığı” ile bağlantısına; Çıkarılmak istenen yasa diyor ki “Dışarıdan, sözüm ona “hibe” olarak ülkemize giren, çok ve çeşitli örgütlenmelerin aldıkları bu paraların nerelere ve nasıl harcandığının belgelenmesi gerekmektedir… Yasa gereğidir…”
Neresi kötü bunun? Örgütlenmeler, aldıkları paraları nerelere, nasıl, niçin, ne kadar harcadıklarını açıklamaları yalın bir söylemle olmak üzere olması gereken değil midir?
AB-D bizi, bizden daha çok seviyor ki, gizlice cebimize koydukları “Harçlıkları” kimsenin görmesini, nereye ve nasıl harcandığının bilinmesini istemiyorlar… Haa belki de yaptıkları yardımın açıklanmasını (!) istemiyorlar haa, öyle mi?
1) Kendi yağımızda kavrulabiliriz.
2) “Elin ekmeğini yiyen, elin kılıcını sallar,”.
3) Tarihimizden örneklerle düşmanlarımızı, hayallerini, planlarını anlamamız için daha ne ya da neler olmalı?
4) Olması gereken ana muhalefet partisi genel başkanı olarak bu kanunun çıkması için milletvekillerini seferber etmesi gerekirken yapılanı anlamak mümkün değil…
Dostumuz bir öğretmen arkadaşımızın söylemini başlık yaptım; “O ne mi?”
Soralım; Sayın özgür Özel söylediklerinizin anlamı ne?
Ya da şaşkınlığımızı anlatmaya çalışan söylemle; O ne mi?