Milli Savunma Sanayimizin havacılık sistemine saldırı yapıldı. Önce taksi sürücüsü sonra TUSAŞ görevlileri olmak üzere beş insanımız şehit oldu.

                Kurum çalışanları “İnadına çalışacağız, inadına daha çok üreteceğiz,” söylemini sloganlaştırdı.

                               **

                Cumhuriyet Bayramımızı yurdumuzun her yanında coşkuyla kutladık. Konuşmalar yapıldı, şiirler okundu, halaylar çekildi, havada uçaklarımız, denizde gemilerimiz, karada askerlerimiz milli duygu ve heyecanlarla gösteriler yaptılar. Çocuklarımız ellerinde bayraklarla yürüdüler, marşlar eşliğinde…

                Cumhurbaşkanlığından başlayarak, il, ilçe yönetenleri, Demokratik Kitle Örgütleri yöneticileri, topluluk temsilcileri konuşmalar yaptılar ve her konuşmacı Atatürk’e olan minnet duygularımızı dile getirdi.

                Görüntü güzel, söylemler çekici, meşaleli yürüyüşler heyecan verici, konserler de cabası…

                Pekiiii Cumhuriyet’in asıl anlamı olan;

                Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, sosyal sıkıntılardan hiç söz edildi mi? Çözüm yolları önerildi mi?

                Yurdumuzu saran emperyalist kuşatmadan söz edilerek çözüm yolu gösterildi mi?

                Hepimizi yakan hayat pahalılığının nedenleri ve çözüm yolları konuşuldu mu?

                Seksen beş milyonun kardeşliğine sokulan hançerin nasıl çıkarılması gerektiğine vurgu yapıldı mı?

                Çocuklarımızın ve gençlerimizin aldıkları çok eksikli diyebileceğimiz eğitim sistemi hakkında olması gerekenler seslendirildi mi?

                Sağlık sistemindeki sorunların nasıl çözülmesi gerektiği duyuruldu mu?

                Yedi yüz seksen yedi bin kilometrekare olan topraklarımızda nasıl üretim yapmamız gerektiği hakkında fikir üretildi mi?

                Uzatmadan sonuca gelelim; Diyeceksiniz ki, bugün bayram, bu sorunları hepimiz biliyoruz, hiç olmazsa bugün biraz gülelim…” Bu söz doğru, ammaaa Cumhuriyet’in anlamı daha da önemli…

Bütçe boş, kayıplar yüzbinlerle ifade ediliyor, halk sağlık sorunlarıyla boğuşurken, eğitim binde 3 rakamlarındayken, tüm borçlar ödeniyor, tonlarca altın biriktiriliyor ve toplumsal üretim alanları kurulmaya başlanıyor…Bütün bunlar savaşın hemen sonrasında oluyor. “Düşmanı kovduk, ohhh be rahat rahat uyuyalım,” denmiyor hatta tam tersine “Asıl savaşımız şimdi başlıyor,” diyor Mustafa Kemal Atatürk.

                Kutlamak, eğlenmek, şarkılar dinlemek, süslenmek, gezmek… hepsi ve dahası tamam. Ancak Cumhuriyet coşkusunun tam da merkezine, sorunlarımız ve çözüm yolları konulmalı ki, coşkumuz, tam olsun. Amacımız belli olsun. Heyecanımız sürsün. Şikâyetlerimiz bitsin. Üretimle mutlu olalım. Kendimize yetmeye devam edelim. Saldırıları üretime yönlendirelim. Tıpkı TUSAŞ çalışanları gibi; İnadına çalışmak, inadına daha çok üretmek…

                “Kalıp” söylemlerden vazgeçelim. Gerçek yaşama dönelim. Sahte eğlencelerle gerçek sıkıntılarımızın çözülmesini beklemek nedir?

                Cumhuriyet’i anlamak gerek!

                Anlayıp uygulamak gerek!

                Kaçış yok! Kaçışlara izinler kaldırıldı…