Her insanın hayalinde oturabileceği bir ev almak vardır.
Çalışma hayatına atılan ve evlenen çiftler için başını sokacakları bir evinin olması büyük bir mutluluk kaynağı.
Kendi evinde oturmanın konforu hiç bir şeyde yoktur.
Onun verdiği mutluluğu tarif etmek imkansız.
Eskiden alınan maaşlar ile taksitle ev alma imkanı vardı.
Demek ki o zamanlar paramızın kıymeti fazlaydı.
Bir kişi hem bir ev sahibi olabiliyor,hemde çocuklarını okuyatabiliyordu.
Hiç olmadı emekli ikramiyesiyle bir ev sahibi olunabiliyordu.
Ama şimdi emekli ikramiyesiyle ancak bir oda alınabilir.
Dolayısıyla konut sorunu gittikçe bütçemizi zorlamaya başladı.
Nerdeyse bir çalışan özellikle emekli ve asgari ücretliler bu maaşla 180 yıl içinde ancak bir ev alabilirler.
Burada bir anımı anlatmak istiyorum.
Daha ilk okul öğrencisiydim.
Bizden çok büyük yaşlıların bir sohbetine rastladım.
PTT'de çalışan birine diğerleri sordu;ya onca zamandır çalışıyorsun bir evin bile yok diyorlar.
Adam'hayır yanılıyorsunuz benim 5 tane evim var' deyince insanlar bir birinin yüzüne baktılar.
Hayırdır nerelerde evin var merak ediyoruz diye üstelediler soru soranlar.
Doğrusu o küçük beynimle bende merak etmiştim.
O zamanlar kulağıma memurlar rüşvet yiyorlar diye laflar gelirdi.
Acaba bu adam rüşvet mi yemişti?
Beş evi bir memurun alması imkansızdı.
Adam kafamdaki soruna öyle bir cevap verdi ki,bugün bile o cevap aklımda.
Bir evim Malatya'da,bir evim Bursa'da,
bir evim Antalya'da,iki evim Ankara'da dedi.
Bu nasıl olabilir diye merak içindeyken adam gayet kendinden emin konuya açıklık getirdi.
Benim evim yok ama çocuklarımı okuttum,hepsini memur ettim.Birer ay yanlarında kalıyorum,işte benim evlerim bunlar.
Düşünün o dönemde tek maaş ile 5 çocuğunu okutmuş,hepsini memur yapmış.
Şimdilerde ise bir çocuğu okuturken zorlanıyoruz.
Belki anlattığım olay kendi ilçemde oldu ama şimdi bir kişi bir evi zor geçindirirken değil ev almak çocuğunu okutmak için ikinci bir iş yapıyor.
Evi olmayan haliyle kirada oturuyor.
Ama son günlerde kiralar öylesine arttıki insanların neredeyse maaşının yarıdan fazlası kiraya gider oldu.
Piyasa da kiralık ev bulmak neredeyse mümkün değil.
Bulunanlar ise çok pahalı.Kimi ev sahipleri 6 ay,bir yıl peşin para ister oldu.
Bir kira da emlakçıya gidiyor.
İşin en vahim noktası daha önce düşük kirayla oturanların yeni dönemde kira artışlarında yaşanıyor.
3 bin TL'ye oturduğu eve,ev sahibi 10 bin,12 bin TL istiyor.
Hükümet bunun önüne geçmek için kira artış oranının yüzde 25' i geçemeyeceğine dair kanun çıkardı ama uyan kim.
İcra daireleri açılan davalarla dolup taşıyor.
Olay öyle bir hale geldi ki artık kan dökülmeye başladı.
Çoğu cinayetle sonuçlanan kiracı ev sahibi kavgalarıyla ilgili her gün bir ilimizde haberler okuyoruz.
Bu iş gittikçe daha vahim bir hal almaya başladı.
Ekonomik şartların getirdiği dar boğaz bu olayları körüklüyor.
Hükümetin özellikle dar gelirlilerin kira öder gibi ev sahibi olabileceği konutlar yapması gerekir.
Bu konuda hükümet bir adım atmıştı ama büyük depremin ardından bu kararını şimdilik rafa kaldırdığı anlaşılıyor.
Gerçekten hem ev sahipleri için,hemde kiracılar için önümüzdeki süreç pek iyi gitmeyecek gibi.
Özellikle Suriyelilerin ve yabancıların ülkeye akın etmesi,üstüne birde büyük bir depremin olması kiraları müthiş bir şekilde artırdı.
Ve bu işin kısa sürede çözüleceğine dair bir umut belirtiside görmüyorum.