"İki gözümün  çiçeği" ifadesi, sevgi ve bağlılığı simgeleyen bir deyim olarak Türkçede sıkça kullanılır. Ancak zamanla, hayatın getirdiği zorluklar, ilgisizlik veya unutulmuşluk bu değerli "çiçeklerin" solmasına neden olabilir. Bu makale, Manuş Baba’nın yazdığı ve seslendirdiği “İki gözümün çiçeği” şarkısının metaforik bir bakış açısıyla ele alarak, hem bireysel ilişkiler hem de toplum genelinde yaşanan değişimlere dikkat çekiyor.
"Çiçek" kavramı, doğası gereği narin ve dikkat gerektiren bir varlık olarak bilinir. Bir çiçeği canlı tutmak, ona düzenli bakım yapmak, su vermek ve gerektiğinde onu zararlılardan korumak gerekir. İnsani ilişkiler de benzer bir özen gerektirir. "Gözümün iki çiçeği" deyimi, bir kişinin hayatında çok değer verdiği varlığı, genellikle sevdiği insanları ya da önemli değerleri simgeler. Bu, aile bireyleri, yakın arkadaşlar, Sevgili veya hayatın anlamını veren temel inançlar olabilir.
Zaman, her şey üzerinde kaçınılmaz bir etkiye sahiptir. İnsanlar değişir, ilişkiler evrilir ve zamanla bazı şeyler unutulabilir. Hayatın karmaşıklığı, günlük sorumluluklar ve yoğunluklar, insanların sevdikleriyle veya değer verdikleri şeylerle ilgilenmesini zorlaştırabilir. Bu durum, tıpkı bakımsız kalan bir bahçede çiçeklerin solmasına benzer. İlgisizlik ve uzaklaşma, zamanla ilişkilerde zayıflamalara ve kopmalara neden olabilir.
"Ne hale düşmüşsün" ise, birinin sevdiği birini veya bir şeyi tanımlarken kullanılan bir deyimdir. "Gözümün iki çiçeği" ifadesi, kişinin gözbebeği gibi değer verdiği, çok sevdiği iki varlık veya kişiyi ifade ederken,  "Ne hale düşmüşsün" kısmı ise, bu sevilen varlıkların veya kişilerin eskiden oldukları durumdan çok daha kötü bir hale geldiklerini anlatır. "Solmuş yüzü bitirmiş kendini" ifadesi ise, fiziksel olarak yorgunluk, mutsuzluk veya sağlık sorunları nedeniyle eski canlılığını yitirmiş, yıpranmış bir hali tarif eder. Aynı zaman da hem sevgi dolu bir kaygıyı hem de bu durumu değiştirme arzusunu ifade eder.  
Sevilen birinin kötü ve “dejenere olmuş ruh hali” bir durumda olduğunu görmek, hem üzgünlük hem de endişe yaratır. Bu tür durumlar, sevdiklerimize olan bağlılığımızı, onları koruma ve destekleme isteğimizi ön plana çıkarır.
"Allah kurtarsın" ifadesi, durumun ciddiyetine ve çözümün bir kısmının insan ötesi bir müdahaleye bağlı olduğuna işaret eder. Ancak bu, insanların hiçbir şey yapamayacağı anlamına gelmez. 
Aslında, çözüm için atılacak adımların bir kısmı tamamen insan iradesine bağlıdır. Örneğin, bitmiş bir sevgiyi, dostluğu yeniden yeşertmek için empati, sabır ve anlayış gerekebilir. Sağlığı bozulmuş bir insanın iyileşmesi için tıbbi yardım almak ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemek önemlidir. Bir toplumun değerlerini korumak için ise eğitim, bilinçlendirme ve kültürel faaliyetler büyük rol oynar.
"İki gözümün  çiçeği ne hale düşmüşsün, Allah kurtarsın" ifadesi, hem bir durumu tanımlama hem de çözüm arayışı için bir çağrı olarak düşünülebilir. Her ne kadar durumun ciddiyeti vurgulansada, insanın elinde olan ve çaba gösterilmesi gereken birçok alan vardır. Bu çaba, bazen küçük bir adım, bazen de büyük bir değişim gerektirebilir, ancak sonuçta her zaman bir umut ışığı vardır. Yeter ki, durumu fark edelim ve gereken özeni gösterelim.
İşte; İki Gözümün Çiçeği, her ne kadar farklı çağrışımlara sahip çok yönlü bir söz olsa da, Manuş Baba’nın dediği gibi 
Arada bin yol, bin hasret
Gözlerim gözlerine hasret
Tenin tenime uzak şimdi
Bilemem ki nasılsın şimdi