“Lafla peynir gemisi yürümez,” değil mi?

Söz doğru, çoğumuzun kullandığı da…

Demek ki anlamını biliyoruz ve önemsiyoruz.

Gelelim sadede;

Üçüncü Dünya Savaşının bile çıkabileceğinin tartışıldığı, dünyanın, Siyonist İsrail’in SİVİLLERE karşı uyguladığı katliamlara seyirci kaldığı ya da bir yanıyla müdahaleci (AB-D emperyalistlerinin her türlü desteği) olduğu, ülkemiz özelinde de çözüm yollarının arandığı (!) bir süreçteyiz.

Söz, söylenmeli ve kınanmalı da ya da ses çıkarılmalı. Bu da doğru.

Ancak bu ateş bizi de yakabilecekse o zaman sözden öte gidilmeli ve EYLEME geçilmeli.

Nasıl?

Ülkemizin ABD üsleri tarafından sarılmış olduğunu bir süredir yazmaktayız. 2011 yılından beridir Suriye’nin ABD tarafından parçalanma çabalarının sürdüğünü de. İran’a yaptırımlar, Irak’ın parçalanması ve kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan yapıyı da. Libya’nın parçalanması, Mısır ile olan ilişkilerimiz…

Hem Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh,” söylemini haykırırız hem de özüne inip gereğini yapmaktan öte dururuz…

Her türlü Basın-Yayın araçlarında İsrail’i kınarız, beddualar ederiz, hatta lanetleriz ama asıl olan EYLEM hiç aklımıza gelmez! Ya da gelmesini istemeyiz mi desek?

ABD’nin Ortadoğu’daki jandarması İsrail’e gerçekten yanıt vermek istiyorsak;

1)      İsrail’in gözleri dediğimiz, Adana ve Kürecik üslerini kapatmalıyız,

2)      Suriye ile hemen ilişkiye geçerek ABD güdümlü PKK ve her türlü ayrık otlarını birlikte temizlemeliyiz,

3)      Ukrayna’ya “Ticaret” adıyla İHA SİHA satmamalıyız,

4)      İran ve Rusya’yla birlikte bölge güvenliğini sağlamalıyız,

5)      “Müttefik” diye değerlendirildiğimiz, ancak yetmiş küsur yıldır hep içten içe vurulduğumuz NATO’dan çıkmalıyız…

Bunlar, ÇÖZÜM isteyenlerin talepleridir!

Bunlar, sadece ses değil EYLEM isteyenlerin talepleridir,

Bunlar, sorunu çözme adımlarıdır,

Bunlar, ağlamanın, sızlanmanın, lanetlemenin ötesinde somut adımlardır,

Bunlar lafla yürümeyen peynir gemisinin kaptan köşküne geçilip rota çizilmesidir…

Bunları seslendiren, eyleme geçilmesi gerektiğini vurgulayan, bu köklü çözüm önermelerini sunan Vatan Partisi yöneticilerine katılmamak mümkün müdür?

        **

Bugün, “En büyük eserim,” diye gururlandığı ve sahiplenilmesi için, Türk Gençliğini görevlendirdiği Cumhuriyetimizin kurucusu Atamızı sonsuzluğa uğurladığımız gündür.

“İzinde” (Tatilde) değiliz Atam!

İlkelerinin sahiplenenleriyiz!

Bu yıl sana geldik yine milyonlarla…

Haykırdık hep bir ağızdan; çocuk, genç, kadın-erkek: MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ!

Söylediğin gibi; Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır!

Saygılarımızla,

Minnetle…