On dört yıl gecikti, geciktirildi…

On bin kilometre ötelerden gelerek, uçarak, işbirlikçilerini kullanarak ülkeleri parçalamaya çalışan ABD, huyundan vazgeçer mi?

Terör örgütlerini sahiplenerek “Kara gücüm” diyen ABD değil mi?

Türkiye-Suriye yakınlaşması kimleri üzer ya da üzdü?

Her türlü yardımı alan ve hatta sözde bağımsızlık ilân etmeye kalkanlar ABD güdümlü PKK uzantıları değil midir?

Türkiye ve Suriye yetkililerinin en yakın zamanda görüşebilecekleri açıklanınca ağababa neden yerinden fırlamıştır?  

Neden peki?

Eğer Türkiye ve Suriye devletleri anlaşırlarsa;

PKK örgütlenmeleri bitirilecek,

Suriye ve Türkiye sınırları terörden arındırılacak,

“Özgür Kürdistan” maskeli “İkinci İsrail” kurulamayacak,

Avrasya ülkelerinin birliği güçlenecek…

 Bu, birincisi…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal (Adı güzel, ama özü?) toplantısında, Avrupa Birliği’ne girmek üzere taahhütlerde bulununca, AB üyeleri “Oy Birliğiyle” “Evet” demişler…

Nasıl olacak bu? Yetmiş yıla yaklaşan “Kapıda bekletilme” nasıl aşılacak?

Yine Özgür Özel’den yanıtlayalım; “Çok para bulacağım…” (Nereden ya da kimden ve ne ya da neler karşılığında?)

Bu vurgu da ikincisi olsun…

Gelelim sadede;

 Halk arasında “Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim,” denir ya işte tam da bu…

ABD dostu isen; ihanet içindesin,

 AB dostu isen, çok yazık, hâlâ anlamamışsın yaşananları ya da yaşatılmak istenenleri… Üçüncü ülkelerle olan ticaretimizi denetleyen Gümrük Birliği anlaşması bile tek başına açıklayıcı değil mi?

Arkadaşın ABD ise, Atatürk’ün “Gençliğe Sesleniş”ini ya okumamışsın ya da anlamamışsın…

Arkadaşın AB ise, kendi kendine yetememiş ve bağımsızlığını feda etmeye hazırlanmışsın demek ki…

Atalarımız ne güzel söylemişler; “Arkadaşını söyle senin KİM olduğunu söyleyeyim” diye…

 “Korkma!” diye başlayan Bağımsızlık Marşımız her şeyi açıklamaya yeter aslında…