Geçtiğimiz günlerde Survivor adlı programın finali gerçekleşti. Programın kendisinden ziyade, içerisinde değinmek istediğim farklı bir olay gerçekleşti. Final olduğu için İstanbul'da ve canlı olarak yayınlanan programda üzücü görüntülerle karşılaştık. Yayında seyirciler gösterilirken, küçük yaşlarda bir çocuk pornografik içerikli hareketlerle ekrana yansıdı. El kadar çocuğun bu hareketleri nereden gördüğü ya da öğrendiği tartışma konusu oldu. Sosyal medyada gündem olan görüntüler üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Birçok insan bu görüntüyü yeni neslin terbiyesizliği üzerinden yorumladı, kimileri ise öğretmenleri ve aileleri sorumlu tuttu. Bence bunların hiçbiri sorunun temelini oluşturmuyor. Tabii ki aile ve yetişme koşulları her sorunun kaynağı olarak gösterilebilir ama tam bir cevap olarak da kabul edilemez. Günümüz ebeveynlerinin, erken yaşlardan itibaren çocuklarının telefon/tablet gibi aletlerle fazlasıyla içli dışlı olmalarına izin vermeleri; gelişimleri üzerine birçok soruna neden olabiliyor. Hatta bununla övünen birçok insan da görebiliyoruz. Küçük yaşta çocukların telefon, tablet, bilgisayar gibi aletleri kullanabilmeleri, övünülecek bir konu gibi anlatılıyor. "Bizim çocuk da çok zeki, bu yaşta telefonla neler yapıyor." gibi içi boş övünç cümlelerini duymayan yoktur. Eski nesil için teknolojik aletler, bağ kurulamayan ve üstün donanım gerektiren gereçler gibi göründüğünden; yeni neslin teknolojiye uyumu onları şaşırtıyor olabilir. Fakat bu şaşılacak bir durum değil. Teknoloji çağında büyüyen bir neslin adaptasyon süreci de doğal olarak çok hızlı ve erken yaşlarda gerçekleşiyor.
Buradaki sorunlu durum, aile ve çocuk arasındaki iletişimin giderek zayıflaması... Aileler günlük hayatın keşmekeşinde, kendilerine boş zaman yaratabilme lüksünü yaşayabilmek için -çocukların gelişim sürecini olumsuz etkileme, psikolojilerini bozma pahasına- sorumluluklarını teknolojik aletlere yüklemeye daha istekli hale geldiler. Çocukluk çağı, kimliğin sorulan sorularla keşfedildiği çağdır. Eğer çocuk idol olarak gördüğü kendi ailesinden, merak ettiklerine tutarlı ve düzgün cevaplar alamazsa, yöneldiği yer elbette internet olacaktır. Bu demek değil ki internet bütünüyle sorunlu bir alan ve çocuklarınızı daima buradan uzak tutmalısınız. Çocuklarınıza akıllı telefonunuzu veya tabletinizi verirken, güvenli internet alanında dolaştığından emin olmaz; aksine etrafa "Bizim çocuk da bilgisayar kurdu, bizim bilmediğimiz her yere girip çıkıyor" diye şov yapmaya kalkarsanız, o zaman doğru ebeveynlik yaptığınızı da iddia edemezsiniz. O gün kötü bir gün geçirmiş olabilirsiniz, gün içinde binbir türlü angarya, iş, iletişim problemi veya fiziksel yorgunluktan kaynaklı olarak, sabır seviyenizin çok düşük olduğunu hissediyor olabilirsiniz. Fakat her şeye rağmen bilinçli bir ebeveyn olarak çocuğunuzu dinlemeli ve ona ihtiyaç duyduğu cevapları vermelisiniz. Doğru ebeveyenlik dediğimiz şey, ödül - ceza sisteminin bir parçası olarak çocuğa yasaklar koymak ve bu alanlardan uzak tutmak değil; aksine meraklarını gidererek, onları ciddiye alarak ve sorularına cevap vererek bilinçli bir şekilde yapılandır.
Sonuç olarak çocuklarımızın uygunsuz içerikleri merak ya da yasaklardan kaynaklı değil, yetişkinler tarafından bilinçli bir şekilde aktarılmasıyla öğrenmeleri sağlanmalıdır. Öncelikle aileler bu konuda bilinç sahibi olup, çocuklara gelişim evrelerine göre nasıl anlatacaklarını öğrenmelidirler. Sonrasında ise yaş gruplarına göre gerekli ders ve eğitimler verilmelidir. Fakat bizde ki asıl sorunun dikkatimizi yönelttiğimiz yerler olduğunu söyleyebilirim. Şöyle ki bahsettiğim olaydan birkaç gün önce, yine bir canlı yayın kazası gündem olmuştu. TRT'de yayınlanan kadın voleybol milli takımımızın maçında, kameranın seyircileri çektiği anda kadın bir taraftarın göğsü açıldı. Bunun üzerine sosyal medyada yüzlerce paylaşım yapıldı. TRT bu konu üzerine bir bildiri yayınlayarak, ortaya çıkan durumu "ekranlarda istenmeyen bir görüntü" olarak değerlendirdi. Bahsi geçen kadın, kendisine gelen yüzlerce taciz mesajından sonra sosyal medya hesaplarını kapatmak zorunda kaldı. Buradan hareketle anlıyoruz ki çocuklarımızın, gençlerimizin gelişimlerini olumsuz yönde etkileyecek durumları sorun etmiyoruz, fakat bir çift meme ülke gündeminde bomba etkisi yaratabiliyor. Yani sadece çocukları eğitmek değil, galiba kendimizi de eğitmemiz gerekiyor.