Cumhuriyetin 100. yılı ülkemizde coşkuyla kutlandı.Aslında bu önemli tarihi bir güne sığdırmak mümkün değil.Kolay değil koca bir yüzyılı devirmek.Acısıyla,tatlısıyla geçen bir asır.Bu süreç çok şeye gebe.Yaşantımızı her haliyle etkiledi.
Bizi biz yapan tüm gelişmeleri cumhuriyete borçluyuz.Cumhuriyet Türk halkına armağan.Onu korumak ve kollamak her Türk vatandaşı için asli bir görev.Gençler için bir görev,kadınlar için bir görev,çocuklar için bir görev.Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak ayrı bir tat.İkisi de birbirlerinin alternatifi değil,aynı kulvarda yürüyen ruh ikizi gibidir.Cumhuriyetin kazanımlarını korumak,demokrasinin yerleşmesine ve aklı selim bir bilimsel çalışmayı gerektirir.Türkiye cumhuriyeti gerçek manada bir cumhuriyettir. Bazı ülkelerin adı da cumhuriyettir ama onlar demokrasiyi özümsemediği için benim nazarımda cumhuriyet değildir.Kâğıt üzerinde bir cumhuriyettir.Tek partinin olduğu,seçme ve seçilmenin kısıtlandığı bir seçimle gelen sözüm ona iktidarların cumhuriyetle bir derdi olamaz zaten.Onlar sadece kendi iktidarlarının hegomanyası altındadır.Bu açıdan bakıldığında bizim cumhuriyet anlayışımız ile onlarınki farklıdır.Biz tam demokratik bir anlayışla ülkeyi yönetirken onlar gayri demokrasi kurallarıyla ülkelerini yönetir.Hatta kurdurdukları kukla partileri seçime sokarak demokrat olduklarını iddia ederler.Ama bu sadece kendilerini kandırmak olur.
Bu cumhuriyet kolay kurulmadı.Bir gece de oluşmadı.Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kafasında cumhuriyet kavramı yıllardır vardı.Ancak büyük bir savaşın eşiğindeydi ülke.Ülkemiz dört bir yandan kuşatılmıştı.Emperyalist güçler ülkemizi işgal etmişti.Padişah yetkisiz ve çaresiz bu işgali seyrediyordu.İşte bir güneş gibi doğan Mustafa Kemal Atatürk milli kurtuluş mücadelesine girdi.Bu mücadele kolay değildi.Elinde ne gerekli askeri mühimmat vardı,ne de maddi bir imkan.Ama Mustafa Kemal Atatürk için bunların hiç bir önemi yoktu.O kararlıydı.Düşmanı bu ülkeden kovmaya and içmişti.Bizzat savaşa katılarak askerlere komuta ediyordu.Dağınık olan Kuvayi milliyetcileri tek çatı altında topladı. Samsun’a kırık bir gemiyle çıkarken orada özgürlük ateşini yakmıştı.Artık geriye dönüş yoktu.Ya bu düşman ülkeden kovulacak, ya yine kovulacaktı.Onun kitabında yenilmek yoktu.Hiç yeise ve karamsarlığa düşmedi. Kafasındaki hedefleri bir bir yerine getirdi. Onun kararlı tutumu milletin özgürlük ateşinin yanmasına ve topyekün milli mücadeleye girmesine sebep oldu.
Bu kutsal mücadele başarıyla sonuçlanmış ve emperyalist ülkeler arkasına bakmadan kaçıp gitmişti.Ama giderken geride yakmadık,yıkmadık yer bırakmamışlar dı.Ülke adeta harabeye dönmüştü.Toparlanmak ve şehirleri ayağa kaldırmak zaman alacaktı.Savaşta halk neyi varsa ordunun emrine vermişti.Halk çok perişandı.Evde yiyecek ekmeği,giyecek elbiseleri kalmamıştı.Tam bir dram yaşanıyordu.Ama onlar Atatürk’e güveniyorlardı.Nasıl ülkeyi kurtardıysa, yine aynı kararlılıkla ülkeyi imar edecekti.Çünkü onun parlayan mavi gözü tüm ülkeye ışık saçıyordu.Kısa ömrüne sığdırdığı koca yüreği buna yeterliydi.Ülkenin kalkınması için fabrikalar açtı.Binlerce kilometre demir yolu döşetti.Yerli tohum üretimiyle çiftçiye bedava tohum verdi.Okullar açtı,köy okullarıyla öğrencileri toprakla buluşturdu.Türkiye kısa sürede kendi ayarlarına dönmüştü.
Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllar sancılı geçti.Bir grup emperyalist devletler tarafından desteklendi ve cumhuriyete karşı çıktı.Demıkrasiyi özümsememiş hala saltanat özlemi çeken bu imtiyazlı grup Atatürk ve devrimlerine savaş açtı.Bir çok yerde dış destekli isyanlar çıkardılar.Kendilerine topladığı taraftarlar ile cumhuriyete karşı mücadeleye başkadılar.Atatürk’e iftiralar atarak onu milletin gönlünden atmaya çalıştılar ama buna muvakkat olamadılar. Çünkü o Mustafa Kemal Atatürk’tü.Dünyaya meydan okuyan biri bir avuç satılmışa boyun eğmezdi.Ve de eğmedi.Onların üzerine ordular göndererek bertaraf etti.Artık tek olan ve birlik içinde bir Türk ulusu vardı.
Bugünde Atatürk’ün izini silmek istiyorlar. Bu geçmişin torunları Atatürk’e karşı bir kin ve nefret içindeler.Keşke Yunan kazansaydı diyenler bu acılı tabloya karşı halkı direnmeye çağırıyor.Hatay’ın Suriye toprakları olduğunu iddia edecek kadar küçülüyorlar.Dünya Atatürk’ü iştihatla takip ederken bizim içimizdeki münafıklar topyekün Atatürk’e karşı nefret kusuyorlar.Onların özlediği saltanat düzeninin tekrar gelmesi için topyekün bir taarruza geçmiş vaziyetteler. Cuma hutbelerinde Atatürk’ü anmaktan imtina ediyorlar.Ama başaramayacaklar. Atatürk’ü bu milletin kalbinden kimse atamaz ve buna güçleri yetmez.Türk milleti asla buna izin vermez.
Bu vesileyle Atatürk ve silah arkadaşlarına Cenab-ı allahtan rahmet diliyorum. Cumhuriyetin 100. Yılını kutluyorum.Nice 100 yıllara birlik ve beraberlik ruhuyla kavuşmayı temenni ediyorum.Bizim asil milletimiz buna layıktır.Bir avuç Atatürk düşmanına pabuç bırakmayacaktır.Türk devleti sonsuza kadar payidar olacaktır.