Bugün günlerden 1/Nisan/2024
Güneş doğdu, ortalık aydınlandı, hayat devam ediyor…
Öğrenciler ve öğretmenler okula (Affedersiniz bugün okullar tatil), çalışanlar çalışma alanlarına, emekçiler fabrikalara, üretici de tarlasına gitmekte…
Dün altmış milyon küsur seçmenin oy kullanma hakkının olduğu ve büyük oranda oy kullandığı gündü. Oy kullanma hakları olan insanlarımızın sayısını duyduğumda inanamamıştım…Ancak yine son günlerde yapılan açıklamalara göre dünyada nüfusu yaşlanan ülkeler arasında ortalarda bulunuyoruz…
Neyse, gelelim asıl konuya;
28/Mayıs/2023’te Cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Dün de yerel seçimler yapıldı. Belediye başkanları, muhtarlar, meclis üyeleri seçildi.
İki seçim arasındaki on aylık sürede;
Halka vaatler verilmeye çalışıldı,
Emeklilere maaş zamları yapıldı,
Gençlere, yeni evlenecekler yapılan vaatlerin haddi hesabı yok,
Kadınlar, “Baş tacı” tanımıyla korunmaya çalışıldı,
Hemen her türlü destek kredisi sözleri verildi,
Deprem yaraları, yeni oluşumlar için bol keseden vaatler havalarda uçuştu…
1) Yapılacak olanların kaynakları açıklanmadı,
2) Öz güvenden öte avuç açma politikaları özendirildi,
3) Dost ve düşman safları belirlenemedi,
4) Bölücü ve gericilerle iş birliği devam ettirildi,
5) Sözlerin ve yapılanların uyumsuzluğu açık ve netti,
Öyleyse soralım;
Seçimlere neden sadece iki parti katılıyormuş gibi davranıldı?
Sloganlarından tutun da afişlerine kadar anlamsız, duyarsız yazımlar için harcanan
paralar neden bu devletin hazinesinden çıktı?
Amaç, üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi? Görünen o ki, üzüm yemeye
kimsenin niyeti yok!
Hatta ve hatta bu hareketli gündemin içine bir de YENİ Anayasa yapmak konuldu ki,
evlere şenlik…Amaç ne? “Türk milleti” gerçeğini dünya durdukça silemeyeceklerine göre!
Milletler, köklü çözümlerle kurtuluşa varırlar. Ama yakın ama uzak…
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. O’nu geliştirecek ve sonsuza
taşıyacak olan güç de yine bizleriz!
Çözüm; Halkın iktidarıdır,
Üreticinin iktidarıdır,
Emekçinin iktidarıdır…
Er ya da geç ama mutlaka…