Neyi bekliyoruz?

                Irak işgal edileceğinde “Bir koyup üç alacağız,” denmişti.

                Altmış bin ABD askerinin postallarına çiğnetilecek olan Güneydoğu Anadolu bölgemiz için yapılan TBMM oylamasında, Milletin vicdanı galip gelmiş ve RED kararı çıkmıştı.

                “ABD yüzyılları kapsayan planlar yapıyor,” deyişimiz akıllardadır değil mi?

                Her ne kadar ABD Başkanları değişse de değişmeyen tek gerçeklik, ABD’de “Şirketler” daha doğru bir deyimle “Çok uluslu şirketler” karar verir!

                ABD başkanlarının ortak amaçları ise “Amerikan çıkarlarıdır.”

                **

                Rusya, ABD’yi uyarmıştı; “NATO maskesiyle gelme sınırlarıma,” demişti. Ne oldu peki? ABD destekli Ukrayna, savaş başlattı. AB-D’nin her türlü desteğiyle bugünlere gelen Ukrayna, perişanları oynamakta… Yalnız ABD değil, AB de tam desteğini sürdürmek istememekte artık… Hani sıklıkla söylenen bir söz vardır; “ABD, işbirlikçilerini kullanır, posasını çıkarır, işi bitince de arkasına bakmadan çeker gider… Afganistan örneğini unutmak mümkün değil, değil mi?

                Sonra?

                Yunanistan, adeta ABD üs merkezi haline getirildi.

                İsrail, topraklarına konduğu Filistinlileri katletmeye başladı. Kim, nasıl, ne zaman seslendirirse seslendirsin, İsrail SOYKIRIM yapmaktadır.

                ABD’nin “Benim kara gücüm” dediği PKK, Suriye’nin kuzeyinde hem Birleşmiş Milletlerin ve hem de Türkiye’nin “Terör örgütü” dediği HTŞ ile “Al gülüm-ver gülüm” birlikteliğinde…

                2011 yılından beridir bir türlü ortak noktada buluşamayan Türkiye-Suriye ilişkileri beklemede iken, terör örgütlerinin savaş alanına döndü Suriye toprakları.

**

                Net: Suriye ile Türkiye kardeş iki ülkedir. Sulh içinde yaşamak hakları vardır. Komşudaki yangın, sıçrar, yakar, yayılır…

                HTŞ ve PKK ile PKK’nin tüm kolları, terör örgütleridirler ve Türkiye’nin düşmanlarıdırlar. Suriye Arap Cumhuriyeti tek muhataptır. Adları ne olursa olsun, söylemleri neyi seslendirirse seslendirsin, amaçları Suriye’yi bölmektir. ABD’nin aslı “İkinci İsrail” olan sözüm ona “Özgür Kürdistan’ı“ kurmaktır.

                Çevremiz ve yakın örnekler neden ve hâlâ ders olamamıştır bize?

                Irak parçalandı.

                Libya aşiret devletine döndü.

                Suriye’nin yeraltı zenginlikleri hâlâ PKK eliyle ABD’ye akıtılmaktadır.

                Bu kaos çemberinin tam ortasında olan biz pir-ü pak mı kalacağız? İnanıyor musunuz?

                Yoksa savaşı, kanepeye uzanmış, savaş filmi izleme sarhoşluğu mu sanıyoruz? Yapay zekânın hayranlıkla izlediğimiz sahneleri diye mi değerlendiriyoruz?

                Tarafsızlık, kötüye taraf olmak demektir. Tarafımızı belirlememiz gerek. O da Bölge ülkeleriyle bir ve beraber olmaktır.

                Hâlâ anlamadık mı, yoksa anlamak mı istemiyoruz?

                Anlamaya başladığımızda zaman geçmiş olmasın?

                Yakıcı, açık, net olan bu gerçekliklerin daha nasıl bir hal almasını bekliyoruz acaba?

                Dilemiyoruz ama ateşin kıvılcımları sıçradığında “Önlemek mümkün olur mu? “Diye düşünmeden, başlasak diyorum…