Hükümet Orta Vadeli Planını geçtiğimiz günlerde açıkladı.Bir çok başlığın olduğu OVP ye göre birinci hedef enflasyonu düşürmek ve istikrarı sağlamak.OVP göre bu yıl enflasyon hedefi önce yüzde 65 olarak öngörüldü.Daha sonra tekrar revize edilerek yüzde 67.4 olarak açıklandı.
Kısa vadede enflasyonu tek hanelere düşürmek mümkün gözükmüyor.Üç yıllık hazırlanan OVP'ye göre en iyimser tahminlere göre enflasyon 2026 yılında tek haneye düşecek.2026 yılında enflasyon tahmini yüzde 8.5 olarak öngörülüyor.Buna rağmen dolar kuru 47 TL olacak bu plana göre.
Sadece kağıt üzerinde yapıldığı görülen bu plan çerçevesinde enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi şimdilik hayal gibi.Şimdi sen 2026 yılında dolar hedefini 47 TL olarak öngöreceksin ama enflasyon hedefini 8.5 gibi bir yere oturtacaksın.Bu öngörülebilir bir hedef mi?Ekonomistlerin en çok üzerinde tartıştığı konu bu.
Türkiye petrol,doğalgaz ve enerji konusunda dünyaya bağlı bir konumda.Bu ürünlerin tamamı dolarla alınıyor.Kısa vadede bu enstrümanların ülkemizin ihtiyacını karşılayacak bir üretime kavuşması hayal gibi. Her seçim öncesi bulunan ve daha sonra unutulan doğal gaz ve petrol bulduk müjdesi yaraya melhem olmaktan çok uzak.
Seçimden önce 17 TL olan benzin fiyatı şimdi 40 TL civarında.Şimdi doğal gaz ve elektriğe zam yapılması söz konusu.Bu ürünlerin artması tüm ürünlere yansıyor ve bizlere büyük bir yük olarak geri dönüyor.Bu artışlar önlenmeden ve kalıcı tedbirler alınmadan enflasyonun düşmesi pek mümkün gözükmüyor.
Uzun süredir TÜİK vasıtasıyla enflasyon düşük gösterildi.Özellikle dar gelirlinin TÜİK enflasyonuna göre zam almasının önüne geçildi.Son 3 yıldır TÜİK sayesinde çalışanlar büyük hak kaybına uğradı.Peki TÜİK bu düşük enflasyonu açıklayınca enflasyon düşmüş mü oluyor?Vatandaş kendi alım gücüne bakarak gerçek enflasyonu zaten çok rahat hissediyor ve TÜİK verilerine inanmıyor.
Enflasyonla mücadele amacıyla bir çok tedbirler yürürlüğe konuldu.İkinci ve daha fazla konut alımının önüne geçilmek için konut kredisinde ancak konut bedelinin yüzde 25' şine kadar kredi verilebiliyor.Bu aslında iyi bir gelişme.Ekim ayında çıkacak bir kanunla ilk defa ev alacaklara kolaylıklar getirilecek.Buna göre evin yüzde 90 nı kredilendirilecek,vade 180 ay olacak ve aylık faiz oranı yüzde 1.20 olacak.Özellikle kiradan doğan enflasyon artışlarının önüne geçilecek.
Bu kapsamda tüketici kredilerinde de hem faiz oranı yükseltildi,hemde kredilere 50 bin TL sınır getirildi.Böylece harcamaları azaltarak enflasyon dizginlemeye çalışılıyor. Yazımı yazarken bankaların KMH hesaplarına uygulanan faiz oranının arttığına dair mesajlar geliyor.iyi de özellikle geçim sıkıntısı çeken dar gelirliler nasıl sıcak parayı bulmadan mesela üniversitede okuyacak bir çocuğuna para bulacak.Zengine göre hava hoş ama dar gelirliler bundan muzdarip olacak.
Dümenin başına Mehmet Şimşek geçti. Milletin umudu olarak sunuluyor.Mehmet Şimşek acaba her dediğini yaptırabiliyor mu? Önümüzdeki yıl mahalli seçimler var.Bundan önce olduğu gibi iktidar paraları seferber mi edecek?Mehmet Şimşek buna ne kadar müdahale edecek.Öyle görülüyor ki Şimşek esas yetkisini seçimlerden sonra kullanacak.
Enflasyonla mücadele kararlılık gerektirir. Hiç bir zaman kağıt üzerinde kalan planlarla bu mücadele gerçekleşmez.Bizzat bir çok yetkilinin ağzından tarih vererek enflasyonun tek haneye düşürüleceği müjdesi verildi.Ama gördük ki bu hedef hiç gerçekleşmedi.Belki Mehmet Şimşek geminin rotasını tam olarak ele alırsa ve kararlı bir şekilde yoluna devam ederse enflasyon tek hanelere düşer.
Enflasyonun düşmesinde adil bir vergi sistemi de önem arzeder.Vergi dilimlerinin gelire göre düzenlenmesi,çok kazanandan çok az kazanandan az alınması gerekir.Bu psikolojik olarak enflasyonla mücadeleye katkı sağlar.Madem aynı gemideyiz iş adamları elini taşın altına sokmalıdır.Her seferinde çıkan vergi afları bu kaygımızda ne kadar haklı olduğumuzun teyididir.