Fantastik edebiyat ya da fantezi edebiyatı, kısaca gerçeğe dayalı olmayan yazılı anlatım tarzıdır. Temelleri çok eskiye dayanan fantastik edebiyat, birçok kişiye göre; destan, mit ve halk hikayeleri ile ortaya çıkmıştır. Söz konusu edebi ürünlerde, gerçekdışı ve doğaüstü unsurlar; mübalağa sanatı ile süslenip ortaya konmuştur. İlkel anlamda fantastik edebiyatın ortaya çıkışını böyle kabul edebiliriz. Modern anlamda ise fantastik edebiyat, 18. yüzyıl ile ortaya çıkmış ve literatüre girmiş, 20. yüzyılda ise asıl yükselişine geçmiş ve en olgun eserlerini vermeye başlamıştır. Sonraları ise, birçok alt türü kendisiyle birlikte gelişmiştir. Bunlara kılıç ve büyü, mitolojik, gençlik, bilimsel, tarihsel, karanlık ve romantik fantezi gibi bircok alt başlık sayabiliriz.

Klasik fantastik edebiyatın en bilindik örnekleri arasında, Lewis Carrol'un Alice Harikalar Diyarında ve L. Frank Baum'un Oz Büyücüsü'nü örnek olarak verebiliriz. Modern anlamda ise, J.R.R. Tolkein'in Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi, Ursula K. Le Guin'in Yerdeniz Büyücüsü, Robert Howard'ın Conan ve Solomon Kane öykülerini sayabiliriz. Alice Harikalar Diyarında ve Oz Büyücüsü, kendisinden sonraki birçok büyük yazarı etkilediği gibi, fantastik edebiyatın da temellerinin atılmasını sağlamıştır. J. R. R. Tolkein'in yarattığı Orta Dünya ise, türün popülerleşmesi ve çağ atlamasına öncü olmuştur. Harita kullanarak kitap yazma akımı, onun öncülüğünde gelişmiş ve sonrasında neredeyse tüm büyük fantastik eserlere ilham kaynağı olmuştur. Orklar, Elfler, Cüceler vb. ırklar edebiyatın ayrılmaz bir parçası olarak hayatımıza girmiştir. Tolkein'i, Lewis Carrol ve L. Frank Baum'dan ayıran en önemli fark, Alice Harikalar Diyarında ve Oz Büyücüsü'ndeki gibi birbiri ardına sıralanan tuhaflıkların Yüzüklerin Efendisi'nde olmamasıdır. Bu da Orta Dünya'nın tarihte var olmuş bir yer gibi hissedilmesine sebep olmuş; sonrasında ise, aynı tür ve alt türlerde eser veren yazarlara rehber olmuştur.

Robert Jordan, George R. R. Martin, Stephen King, J.K. Rowling, Patrick Rothfuss gibi yazarlar Tolkein'den etkilenmiş ve tüm dünyada sevilen eserlere ve serilere imza atmışlardır. Robert Jordan'ın Zaman Çarkı, George R. R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı, Stephen King'in Kara Kule'si, J. K. Rowling'in Harry Potter'ı, Patrick Rothfuss'un Kral Katili Güncesi ve daha nice popüler yazarın ve eserin ortaya çıkmasında Tolkein'in etkisi yadsınamaz. Kendileri de zaten bunu sıklıkla dile getiriyorlar.

Birçok eleştirmen fantastik edebiyatı yeterli bulmasa da, fanteziyi edebi olarak eksik görse de ben buna asla katılmıyorum. Gerçeklikten uzak olsa da fantastik edebiyat, belki de en çok sevilen edebi türdür. Hayal etmeyi, hayalperestliği eleştiren insanların her zaman duygusuz ve basit olduklarını düşünmüşümdür. Edebiyatın büyük ustası Edgar Allan Poe, öykülerini ' düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum' demişken, fantastik edebiyatı küçümsemek en basit tabirle saçmalıktır.

Jules Verne'nin kitaplarıyla büyümüş ve okuma alışkanlığı kazanmış biri olarak, fantastik edebiyatın öneminin yadsınamaz bir gerçek olduğunu savunanlardanım. Çok sevilen bir tür olmasına rağmen, bu alanda yeterince kaliteli yazar ve eserin olmadığı da bir gerçek. Bu yüzden kaliteli fantastik eserlere ve onların bizleri çıkardığı hayali yolculuklara büyük önem atfedilmesi gerektiği kanaatindeyim. Muhtemelen 70 yaşında da Tolstoy'un, Dostoyevski'nin yanında; Tolkein, H. P. Lovecraft, J. K. Rowling, Jean M. Auel okumaya devam edeceğim. Çünkü fantastik edebiyatın verdiği huzuru, gerçeklikten uzaklaşma hissini ( ki bazen bu bir ihtiyaç bana göre ) başka bir yerde bulmak neredeyse imkansız. Bu yüzden Orta Dünya'nın elfleri ve cücelerini, Frodo'yu, Sam'i ; Kara Kule'nin Roland'ını; Kral Katili Güncesi'nin Kvothe'sini; Harry Potter'ı, Hermione Granger'i; Buz ve Ateşin Şarkısı'nın Jon Snow'unu, Ned Stark'ını, Yeryüzü Çocukları Serisi'nin Ayla'sını nereye gitsem içimde taşıyacağım. Hayali dünyalara yapılan bu yolculukların verdiği o heyecanı ve hazzı hiç tatmayanlar, tatmak istemeyenler için ise sadece üzülüyorum. İnsan, hayal edebildiği sürece anlam kazanır; diğer türlü bir hayat, varolmanın telaşı içinde bir sürüklenmeden başka bir şey değildir. Bizleri hayal etmeye iten, gerçeküstü dünyaların kapılarını ardına kadar açan kitaplar ise; değerini bilenlere en büyük hazinedir.