Kıskançlık duygumuzu neden inkar ederiz?
Kıskançlık, kendimize dahi itiraf etmekten utandığımız tek duygumuzdur. Hiçbir
duygumuz onun kadar karmaşık(girift) bir formda değildir. Başkalarının sahip
olduğu sosyal itibara, paraya veya eşyalara vb. şeylere biz sahip olmadığımız
için onları kıskanırız. Başkasını değil kendimizi bu tür şeylere sahip olmaya layık
görürüz. Fakat bunu türlü nedenlerle başaramadığımız için bu durum bize acı
verir. Aslında bu durum iç dünyamızda, değer verdiğimiz bir şeye
ulaşamadığımız için kendimizi eksik ve yetersiz hissetmemize de neden olur. Bu
durumun başkaları tarafından fark edilmesi de ayrıca bizi üzer.
İlginçtir kıskançlığın verdiği psikolojik acıyı hissetmeye başladığımız ilk anda bu
duyguyu kendimize inkar etme dürtümüz devreye girer.
Kapıldığımız bu duygu aslında kıskançlık değil de sanki elde edilen mallar ve
gösterilen ilgi adaletsizce bir dağılıma tabi tutulmuştur veya kişi aşırı şanslıdır.
Veyahut kişi gayri ahlaki metotlar izleyerek bu kazanımları elde etmiştir. Aslında
bizim kadar yetenekli ve zeki değildir o kişi(ler)! Görüldüğü gibi kıskançlık
duygumuzu kendimize bile inkar ettirince dışımızda bu duygunun istenmeyen
reaksiyonlarına maruz kalan bireylerin bu duyguyu keşfetmeleri de zorlaşmakta
ve bu durum birey- birey ilişkilerini tahrip etmektedir. Kişisel gelişim
yolculuğundaki her birey bu duyguyu önce kendinde teşhis etmeli akabinde
kendi dışındaki bireyleri analiz ederken bu duygunun neden olacağı zararları
çok erkenden okuyabilecek düzeye kendini taşıma çabasında olmalıdır.
Kıskançlık duygusu kaç türe ayrılır?
Kıskançlık; pasif kıskançlık ve aktif kıskançlık olarak ikiye ayrılır.
Pasif kıskançlık: Çevremizi bilinçaltı düzeyde gözlemleyip; kendimizden para,
toplumsal statü, şöhret vb. üstünlüklere sahip insanları fark ettiğimizde belli bir
oranda kıskançlık acısı çekeriz fakat bu bilinçaltı düzeyde kalır. Bilince çıkıp
bunun sonucunda bir davranış üretilmediği için pasif olarak kalan bir kıskançlık
deneyimi olur. Buna pasif kıskançlık denir. Genelde arkadaş ortamımızda belli
alanlarda bizden üstünlüğü olan arkadaşlarımızdan birinin ani gelişen bir başarı
öyküsü yoksa pasif kıskançlık sergileyip onları kıracak ve üzecek davranışlardan
kaçınırız.

Aktif Kıskançlık: Bilinçaltından, bilince çıkan kıskançlık artık kırıcı ve yıkıcı bir
davranışa dönüşmüşse buna aktif kıskançlık denir. Bu kıskançlık türüne en çok
kardeşler, kuzenler, yakın arkadaşlar ve çalışma arkadaşları vb. arasında denk
gelinir. Bu gruplardaki bireylerden birinin statüsünün artmasına, ekonomik
koşullarının iyileşmesine vs. tepki olarak kıskançlık artık aktifleşerek davranışa
dökülür.
İnsan doğasının işleyişi üzerine çok düşünmüş olan Alman filozof Arthur
Schopenhauer kıskançlığı tespit etmek için ‘Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar’
isimli eserinde geliştirdiği bir tekniği bizimle paylaşır.
Filozofumuz şöyle der: Sizi kıskandığını düşündüğünüz birine aniden aldığınız bir
terfiden, yaşadığınız yeni bir duygusal ilişkiden ve yaptığınız yeni bir eser
sözleşmenizden bahsedin kısaca kendinizle ilgili güzel bir haberi onunla
paylaşın. Muhattabınızın yüzünde, sizi tebrik ederken 1-2 saniyelik bir hayal
kırıklığı ifadesine tanıklık edeceksiniz. Ve bu tebrik anında ses tonu biraz gergin
ve soğuk olacaktır. Aynı şekilde kendinizle ilgili olumsuz bir gelişmeden
bahsettiğinizde çektiğiniz acıya ve yaşadığınız drama karşı denetlenemeyen bir
sevince sahip bir yüz ifadesi göreceğimizi de ekler. Aslında burada ilkel
doğamızda var olan bencilliğimize vurgu yapar düşünür. İnsanlar başkalarının
başına gelen felaketlere üzülüyor gibi yaparken aslında içten içe bu durumdan
keyif alırlar. Keyif almaya sebep olan düşünce ise şudur: İnsanların geneli iyi ki
bu felaket benim başıma gelmedi diye başkasının yaşadığı felaketten keyif alır.
Hasta ziyaretlerinde ve cenaze merasimlerinde bu yasaya dair çok tanıklıklarım
oldu. Bu bahsettiğim ilkel davranış kalıbı, düşünür Nietzsche’nin ifade ettiği ‘üst
insan’ı kapsamaz. Çünkü onlar güdülerini terbiye ettikleri için, diğer insanlarla
birlikte sevinebildiği gibi birlikte üzülme yetilerine de sahiptir.
Birinin sizi kıskandığının belirtileri nelerdir?
1-Dedikodunuzu yapar.
2-Sizi kötü ve karmaşık hissettirecek övgülerde(övgü-eleştiri karışımı) bulunur.
3-Sizinle istikrarlı bir psikolojiden yoksun(bir iyi bir kötü hissettiren) bir ilişki
dinamiği izler.
4-Size yerli yersiz şakalaşma yoğunluğuna sahip bir iletişim tarzı dayatır.
5- Hak etmediğiniz halde size küçümseyici bir tarzla yaklaşanlar.
1-Dedikodu: Dedikodunun zemininde yatan duygu kıskançlıktır. Yazının girişinde
de ifade ettiğim gibi bu duygu çok girift bir yapıya sahiptir. Kişilerin birbirleriyle

kurdukları iletişimin akabinde ortaya çıkan gerilimleri birbirlerinin yüzlerine
söylemeyip birbirlerinin sosyal itibarlarını sabote etmeye dönük eylemleri
içinde barındıran kötü bir davranış kalıbıdır. Aslında dedikodu kıskançlık
duygusunun üstünü örten çok iyi bir perdeden başka bir şey değildir. Dedikodu
anında artık aktif kıskançlık devrededir.
Devam edeceğiz.