Günümüzde birçok insan, kendini başkalarına kanıtlama telaşı içinde kayboluyor. İş hayatında, aile içinde ya da sosyal çevrede sürekli olarak başkalarının beklentilerine göre hareket etmek, insanı zamanla tüketen bir döngüye sürüklüyor. Oysa ki, hayatta sınır koymak hem psikolojik sağlığımız hem de yaşam kalitemiz açısından büyük önem taşıyor.
Peki, sınır koymak neden bu kadar önemli? Çünkü sınırlar, hem kendimize hem de çevremizdekilere "burası benim alanım" demenin en sağlıklı yoludur. Kendi sınırlarını belirleyemeyen insanlar, zamanla başkalarının istekleri ve beklentileri arasında kaybolup giderler. Hayır diyemeyen, herkese yetişmeye çalışan, sürekli fedakârlık yaparak kendi isteklerinden vazgeçen bireyler bir noktada tükenmişlik hissi yaşar.
Özellikle iş hayatında sınırları belirleyememek, mesai saatlerinin belirsizleşmesine, özel hayat ile iş hayatı arasındaki dengenin bozulmasına sebep olur. Bir işi zamanında bitirmek kadar, o işi bitirdiğimizde kendimize dinlenmek için zaman ayırmak da gereklidir. Aksi takdirde, ne ruhen ne de bedenen sağlıklı bir şekilde üretmeye devam edebiliriz.
Aile ve arkadaş ilişkilerinde de sınır koymak önemlidir. Sürekli olarak başkalarının dertleriyle ilgilenmek, onların her isteğine yetişmeye çalışmak, insanın kendine olan saygısını azaltır. Elbette ki sevdiklerimize destek olmalıyız, ancak bu desteğin bir sınırı olmalı. Çünkü kendimizi unuttuğumuzda, başkalarına da gerçek anlamda fayda sağlayamayız.
Sınır koymak bencillik değildir. Aksine, sınırlarını belirleyen insanlar, daha sağlıklı ilişkiler kurar ve hayattan daha fazla tat alır. Hayır demeyi öğrenmek, kendimize değer verdiğimizin bir göstergesidir. Unutmayalım ki, kendimize iyi bakmadan başkalarına da gerçek anlamda yardımcı olamayız.
Öyleyse, bugün bir durup düşünelim. Hayatımızın hangi alanlarında sınırlarımızı belirleyemiyoruz? Nerelerde daha fazla "hayır" demeliyiz? Kendi alanımıza ve zamanımıza ne kadar sahip çıkabiliyoruz? Bu soruların cevaplarını bulduğumuzda, hayat çok daha dengeli ve huzurlu olacaktır.
Hayat, başkalarının değil, bizim hayatımız. Onu en iyi şekilde yönetmek de bizim elimizde.