Bu yazımızda insanlarca en sık kullanılan savunma mekanizmalarına dair bazı perspektifler sunacağız.
1-İnkar Etme: Yaşamsal zorlukları içinde barındıran bazı gerçekleri kabul etmekte zorlanan birey, psikolojik çıkışı bu realiteyi inkar etmekte bulur. İnkar mekanizmasını kullanan kişiler, acı verici, travmatik ve yıkıcı etkileri olan olayların, psikolojik dünyalarında oluşturacağı olumsuz etkilerden kaçınmak adına sanki olay hiç gerçekleşmemiş gibi yaşamsal akışlarına devam ederler. Sözgelimi çok sevdiği eşini kaybeden bir kadının, sanki eşi hiç ölmemiş gibi yemeğe her oturduğunda eşine de bir tabak hazırlaması veya eşinin kıyafetlerini belli rutinlerle ütülemesi, inkar savunma mekanizmasına iyi birer örnektir. Kazara, sözkonusu elim hadiseye dair onunla konuşulmaya çalışıldığında da sanki bu olay hiç vuku bulmamış gibi veya olaya dair bir fikir yoksunluğuna sahipmiş gibi bir tavra büründüğü farkedilir.
2-Bastırma: Birey, yaşadığı üzücü olayın farkındadır ve yaşadığı olayın gerçekliğini bilir fakat onunla yüzleşmekten kaçar.Yaşananlarla yüzleşmek yerine yaşananları unutabilmek ümidiyle o olaya dair düşünmemeyi ve konuşmamayı tercih eder. Bastırma, tartışmasız en çok kullanılan savunma mekanizmasıdır. Çünkü bunu besleyen ana kaynak, birey- toplum etkileşimi sonucu, toplum tarafından bireye dayatılan toplumsal norm ve değerlerdir. Bireyi kendi olmaktan uzaklaştıran ve onu sahip olduğu ‘eşsizlikten’ toplumsal olan herhangi biriyle ‘eşdeğer’ kılan ve ona yapay bir benlik yükleyen ve yine bireyin toplumsal onay ihtiyacını gideren dayatmalar bütünüdür.
Bastırmayı biraz daha özet anlatmak gerekirse eğer;
1-Kişinin kendine yabancılaşmasıdır.
2- Bastırma da bireyin zihni, bilinç ve bilinçaltı olarak bölünür. Olaya dair kabul ettiği kısım bilinç haline gelir; reddettiği kısım ise bilinçaltına dönüşür.
3-Bastırma, kişinin her gün bir parça zehir alıp; yavaşça intihar etmesi gibidir.
3-Yansıtma: Bireyin başkası hakkında sahip olduğu his, duygu ve düşünceleri artık taşıyamacak noktaya geldiğinde; kişi, bunları karşısındakine yansıtmaya başlar. Yani tüm bu duygu ve düşüncelere sanki karşısındaki kişi sahipmiş gibi davranmaya başlar. Örneğin, kişinin kendisinden daha yakışıklı ve daha başarılı bulduğu birinin, kendisini kıskandığını ve kötülüğünü istediğine inanır. Bu savunma mekanizması kadın-erkek ilişki dinamiklerinde de gözlenir. Sözgelimi her türlü aldatma senaryosunu uygulamak için zihninde kurgulayan veya pratiğe döken birinin, en ufak bir sorunda partnerini kendisini aldatmakla suçlaması gibi.
4-Yer Değiştirme: Kişinin onu rahatsız eden ve üzen kişiye karşı tepki göstermek yerine başka bir kişiye ya da nesneye tepki göstermesidir. Örneğin, işyerinde hiyerarşik amirine sinirlenen birinin, öfkesini ona yansıtamadığı için evine gelip; karısına ve çocuklarına bunu yansıtması. Kadına uygulanan şiddet ve hatta kadın cinayetlerindeki ana faktörlerden biri erkeklerin bu mekanizmayı sık kullanmasıdır.
5-Rasyonelleştirme/Mantığa Büründürme: Birey, yaptığı davranışın yanlış olduğunun farkındadır fakat bu davranışını kabul edilebilir mazeretlerle açıklamaya çalışır. Örneğin hırsızlık(yolsuzluk) yapan bir siyesetçinin çaldığı şeyler için kendinde hak görmesi veya şiddete ve tacize uğrayan bir kadın için 'O da o kadar açık giyinmeseydi başına bunlar gelmezdi.' denmesi bu savunma mekanizmasına iyi bir örnektir.
6-Yüceltme: Genel olarak olumlu bir savunma mekanizması olarak ele alınır. Bireyin sahip olduğu ancak sahnelemesi halinde toplum tarafından onay görmeyeceği olumsuz duygularının, olumlu ve faydalı faaliyetlere çevrilmesidir. Örneğin arkadaşına aşırı öfkelenen birinin ona şiddet uygulamayıp; var olan öfkesini bir spor faaliyetinde atması buna örnektir.
7-Karşıt Tepki Kurma:Bu savunma mekanizmasını kullanan bireyler aslında ne hissettiklerinin farkındadır. Fakat içgüdülerinin tam tersi davranmayı seçerler. Herhangi bir nedenle iş arkadaşından hiç hoşlanmayan birinin o mesai arkadaşını çok seviyormuş gibi davranması bu savunma mekanizmasına iyi bir örnektir.
Sonuç bağlamında ifade edecek olursak eğer; savunma mekanizmalarının negatif etkilerinden sakınmanın yolu;
1-Değiştirilemez olgu ve olaylara karşı teslimiyet geliştirmek.
2-Gündelik yaşamda yoğun bir bedensel ve zihinsel meşguliyet edinmek.
Bu iki aşamalı tavsiyeye birebir uyulduğunda tedavi edilmeyecek psikolojik rahatsızlık yok gibidir. Bu psikolojik reçete, başta 'Bastırma' olmak üzere; diğer tüm savunma mekanizmalarının oluşturacağı sorunları kökten çözecek çok önemli anahtar iki yaklaşımı bünyesinde barındırmaktadır.