Seçimler yaklaşırken prokovakatif eylemler artmaya başladı.

Herkes eline baltayı almış,sanki seçime değil savaşa gidiyor.

Liderlerin seçimi kazanmak için yaptığı yerli yersiz açıklamalar bazı grupların eline koz veriyor.

Bunun son örneği CHP genel başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayına Adıyaman'da yapılan sözlü ve fiili saldırıda şahit olduk.

Bayramda deprem bölgesine giden millet ittifakı ortakları Halil İbrahim Sofrasında depremzedelerin bayramını kutladı.

Her lider farklı bir deprem bölgesinde depremzedelerle birlikte oldu.

Bu amaçla Kılıçdaroğlu'da Adıyaman'a gitti.

Mezarlık ziyaretinde hocanın eşliğinde Fatiha okunurken bir vatandaş 'bu adam Fatiha okumayı bilmez,buna neden Fatiha okutuyorsun'diye sözlü sataşmada bulundu.

Orada bulunan CHP'lilerin tepki göstermesi üzerine o şahıs mezarlıktan uzaklaştırıldı.

Bu söz üzerine Kılıçdaroğlu'nun gözlerinin dolduğu söylendi bir muhabir tarafından.

Sırf Kılıçdaroğlu'nun Alevi olduğu için böyle çirkin bir söz söylemesi tabiki kabul edilebilir bir şey değil.

Bunun üzerine Kılıçdaroğlu olgunluk göstererek o şahsa hakkını helal ettiğini açıklayarak olayı sakinleştirmeye çalıştı.

İkinci saldırı ise Samsat'ta bir türbe ziyaretinde gerçekleşti.Bu öncekinden farklı olarak fiili bir şekilde vuku buldu.

Bir kaç projovatif Kılıçdaroğlu'na' sen buraya gelemezsin' diyerek bağırmaya başladı.

Partililer ile bu grup arasında kısa süreli bir arbede yaşandı.Daha sonra güvenlik güçleri bu grubu bölgeden uzaklaştırdı.

Son olarakta Kahta'da bir kişinin CHP'li bir aracı tekmelediği görüldü.

Kemal Kılıçdaroğlu Kahta'ta yapacağı ziyareti iptal ederek Ankara'ya döndü.

Kısa süre önce İYİ Parti,CHP ve daha sonra Ak parti binalarına yapılan saldırılar bize 2015 seçimlerini hatırlattı.

Biliyorsunuz o iki seçim sürecinde bir çok kanlı eylem olmuş ve yüzlerce vatandaşımız ölmüştü.

Kılıçdaroğlu'na yapılan bu sözlü ve fiili saldırıların daha önce yumruklu saldırısına maruz kaldığı Sincan geçmişini çağrıştırıyor.

Demek ki o on Kılıçdaroğlu'na yakın olsalar yine aynı şeyler olacakmış.

Ben görev icabı 3 yıl Gölbaşı'nda,4 yıl Adıyaman'da kaldım.

Adıyamanlılar esasen misafirper insanlardır.

Gerçek Adıyamanlıların böyle bir olayı tasvip ettiğini sanmıyorum.

Bunlar olsa olsa bir militan gruptur.

Tüm Adıyaman halkına mal etmek yanlıştır.

Ama şu gerçeğin altını çizmekte fayda var;siyasette kullanılan dil bu gerilimin ateşini fişekliyor.

Tıpkı Meral Akşener'e Rize'de yapılan saldırı gibi.

O tarihte olayı kınamayıp' bunlar daha iyi günleriniz,daha neler olacak neler' gibi açıklamalar bu tür eylemlerin ülkenin her tarafında olabileceği şüphesini doğuruyor insanın kafasında.

Bunun sadece bir seçim olduğunu unutmamak lazım.

Kim kazanırsa kazansın başımızın üzerinde yeri var.

Kazanmak kadar kaybetmekte bir erdemli davranıştır.

Kaybetmemek ve kazanımları korumak amacına matuf bir siyasi söylem gerilimin artmasına ve bu tür olayların çıkmasına yol açıyor.

Bu seçimin ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi anlıyoruz.

İktidar elindeki nimetlerden vazgeçmek istemiyor,muhalefette bu rejime son vermek,daha demokratik bir sistem kurmak istiyor.

Yazımı bağlarken son olarak şunu söylemek istiyorum;şayet iktidar seçimin garanti olduğunu düşünseydi bu olayların hiç birisi olmazdı.

Bunu nereden anlıyoruz;yapılan bir çok ankette Kılıçdaroğlu önde gözükmesinden.

Artık halkta bir değişim ateşinin yandığını saha da bariz şekilde müşahade ediyoruz.

Temennim seçime 3 hafta kalmışken bir suhunet içerisinde gidip oyumuzu vermemiz.