Kısmet olursa her cuma dergiler ve kitaplar hakkında bilgiler vereceğim.Çünkü bizler az okuyan bir milletiz.Boş ver parayla kitap,dergi,gazete almayı internetten bile takip etmiyoruz.Kütüphanelere bir sürü dergi geliyor.Bakıyorum dergi okuyan beş parmağın beşini geçmiyor.Halbuki bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin daha fazla okumaya,daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.Yeni nesillere örnek olabilmemiz için anne baba olarak önce bizlerin okuması lazım. Bugün kütüphaneye 500’e yakın dergi geliyor.Edebiyat,kültür,sanat,bilim,kadın, çocuk dergileri var.Hadi dışarıdan para ile dergi almaya gücümüz yetmiyor bari gidip kütüphaneden alıp okuyalım.Çocuğumuzun elinden tutup kütüphaneye,kitapçılara götürelim ki;çocuklarımız okuma şevki kazansın.Sen kitap,dergi okumuyorsun çocuğuna neden okumuyorsun diye soruyorsun.Çocuk dönüp anne baba sen neden okumuyorsun dediğinde ne cevap vereceksin.Mesela ben üç çocuğuma okumayı alıştırdım.Çok şükür hepsi güzel kitaplar okudu ve hala da okumaya devam ediyorlar.Benim yaşım 63 hala okurum ve okumanın yaşının olmadığına inanıyorum.

     Şimdi yukarıya bir başlık koydum.Bu nedir diye soranınız olacaktır.Edebiyatta nöbet mi olur diye başlığa şüphe ile bakanınız olabilir. Bu bir derginin adı.Dergi Samsun’un Bafra ilçesinde çıkıyor.Bende yeni gördüm dergiyi. Elimde 50 ve 51. Sayıları var.Her iki ayda bir çıktığına göre demekki 9 yıldır bu dergi dar imkanlarla piyasaya çıkıyor.Coğrafi farktan dolayı buralara ulaşamamış olabilir.Taşra da çıkan dergilerin böyle bir zorluğu var.Maddi imkansızlıklar,reklam pastasından faydalanamamak gibi sıkıntıları var.Ben taşra dergilerini önemsiyorum.Dar imkanlarla çıkan ama çıktığı bölgeden ülkemize ışık tutan bir hizmetleri var.Bir çok taşra dergisi yazarına telif bile ödeyemez.Dağıtımı sorundur.Abone bulmak ve bununda sürdürülebilir olması gerekir.Tahsilat başlı başına zahmetli bir iştir. Kâğıt fiyatları derginin maliyetini artırır ve bu durum bir çok derginin kapanmasına neden olur.Arkasında güçlü sermaye olmayan ve basın ilan kurumundan gerekli desteği alamayan taşra dergilerinin yaşama şansı yoktur.Bu tamamen vefakâr ve fedakar bir kişinin okuyucu ile diyaloğu sayesinde devam edebilir ama çokta uzun soluklu olmuyor ne yazık ki.

       Edebiyat Nöbeti dergisinin 50.sayısı özel sayı olarak yayınlanmış.Dizinlerle beraber 210 sayfa.Derginin fiyatına bakıyorum 80 TL.Bir çorba parası bile değil.Tabi okuyanlar için bu paranın önemi yok ama hiç okumayanlar için bedavada verseniz kapağını çevirip şöyle bir göz atmaz.Derginin künyesine baktığımda yayın sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Celal Kara gözüküyor.Genel yayın yönetmeni Semrin Şahin,sayfa tasarım Süleyman Feramur,şiir editörü Fatma Hatun Esen,yazı editörü Dursun Bayar görülüyor.Derginin kalitesi ve baskısı güzel hazırlanmış. Okuyucuyu sıkmayan akıcı bir dergi.Dergi sayfalarını karıştırdığımızda bir kaç bölüme ayrıldığını görüyoruz.İlk bölüm dergi hakkındaki görüşler sıralanmış.İkinci bölümde eskiden çıkmış yazarların yazılarına yer verilmiş.Üçüncü bölümde gazetenin sahibi ile ilgili bir kaç röportaj var.Gazetelerde dergi ile ilgili çıkan yazılara değinilmiş ve son bölümde dizin yayınlanmış.

      Burada gazetenin sahibi ve yazı işleri müdürü Celal Karaca’nın yaşamı bana ilginç geldi.Çok çocuklu bir ailenin bir bireyi olarak ilk okulu Bafranın doğduğu köyünde,liseyi Bafra lisesinde tamamlıyor.Kendi deyimi ile evde yalnız kalıyor.Üniversiteye gidemiyor.İlk şiiri lise yıllarında yayınlanıyor.Gazetede şiirini görünce hepimizin yaşadığı heyecanı yaşıyor. Şiiri ki kendi deyimiyle bir şiir bile değil öğretmeni üst üste sınıfta okuyor.Dergiyi çıkardıktan sonra bir gün İzmir’den bir telefon geliyor.İlk başta sesi tanıyamıyor.Sonra o şiiri sınıfta üst üste okuyan öğretmeni olduğunu öğreniyor.Öğretmenine soruyor”hocam benim şiirim güzel değildi,neden üst üste sınıfta okumuştunuz.”Öğretmeni”bende biliyordum şiirin güzel olmadığını,ben seni teşvik etmek için okudum.O şiirleri tekrar tekrar okumasaydım şu an bu dergiyi çıkartamazdın.”İşte öğretmen budur.İşte teşvik budur.O öğretmeni tebrik ediyorum.

      Liseden sonra okumamış Celal Karaca. Üniversiteye gidebilseydim hukukçu veya edebiyat öğretmenliği okurdum diyor.Bakkallık yapmış,İstanbul’da bir kargo şirketinde çalışmış ve oradan emekli olmuş. Ama bu süreçte hep edebiyatla haşır neşir olmuş.İstanbul’da edebiyat çevreleriyle, bir çok yazar ve gazeteciyle irtibatlı bir hayat hikayesi var.Derginin ismini İstanbul’da çalışırken düşünmüş.Emekli olup Bafra’ya dönünce dar bir kadro ile dergi çıkarma fikri ortaya çıkmış.O tarihe kadar Bafra’da sadece bir dergi çıkmış ve daha sonra kapanmış. Dergi ismi konusunda bir kaç öneri olmuş ama Edebiyat Nöbeti’n de karar kılınmış. Bence de güzel bir isim.Edebiyatın nöbetini tutmak ve yeni nesillere edebiyatı sevdirmek için gayet güzel düşünülmüş bir isim.

     Derginin sonundaki dizine baktığımızda bir çok ünlü ve yeni yazarların ismine rastlıyoruz. Tam bir harmanlama yapılmış.Yeni ile eskinin buluştuğu bir ortam oluşturulmuş.Zaten taşra dergilerinin asıl görevi elinde kalem tutan ama yazacak bir ortam bulamayanlara kucak açmaktır.Her ünlü yazara bakın balıklama büyük tanınmış dergi ve gazetelerde başlamamıştır yazılarına.İlk yazıları,şiirleri, hikayeleri ya yerel bir gazetede,yada taşrada çıkan bir dergide yayınlanmıştır.Bu dergiler yeni kuşak için hem bir ilk adım olmuş,hemde onları teşvik etmek için bir basamak olmuştur.Aksi taktirde bu büyük sıçramayı başarmak,kendini edebiyat ortamında kabul ettirmek mümkün değil.Çünkü taşra dergileri genel olarak telif ücreti ödemezler.Tanınmış yazarlar ancak hatıra gönüle binaen taşra dergilerinde yazarlar.

     Evet değerli okuyucularım;sizlere bugün taa Bafra’dan çıkan güzel bir dergiyi tanıtmaya çalıştım.Bundan sonra da bizlerde bu edebiyat nöbetine devam edeceğiz.Başka dergileri de tanıtmaya çalışacağım.Burada ki muradım okumayı teşvik etmektir.Kısıtlı imkanlarla ve dar bir kadroyla bu işin nasıl başarıldığının resmini çekmektir.Bu dergi ve gazetelerin yaşaması lazım.Devletin desteği şart.Artık bu dergilere basın ilan kurumu pek destek vermiyor.Burada da haksız bir rekabet söz konusu.Bunun aşılması ve yerelde yayınlanan dergi ve gazetelere desteğin sürdürülmesi gerekir.Aksi halde bu yayınlar çok kısa sürede kapanır ve bu içimizde bir yara olarak kalır.