Aslında siyaseti çok seviyorum.Yerinde olursa siyasi bir yapının içinde bulunmak güzel bir şey.Siyaset bir hedefse ve bunun yolu siyasi partiler,sivil toplumsal örgütler, kooperatifler ve dernekler aracılığı ile ete kemiğe bürünürse tabi ki hepimiz bu yapıların içinde olmalıyız.Zaten bireysel olarakta yapmak istediklerimiz bu değil mi?Tek başımıza yapamadığımız işleri toplu bir şekilde yapabiliyoruz.Bunun kuralları var.Bir kere dernek ile siyasi partileri ayırmak gerekiyor.Dernekler belli bir amaç için kurulmuş ve homojen bir yapıdadır.Avcılar derneği,Atatürkçü Düşünce Derneği,Kuş sevenler derneği vs. gibi çok sayıda belli amaçlar için kurulmuş dernekler vardır.Üyeleri genellikle bu işe gönül vermiş, bir çoğu hemşericilik ruhu ile o derneklere kaydolurlar.Cüzi bir aidat ödeyerek farklı bir kulvardan birlikte mücadele azmi ile birleşirler.Üyeleri güçlü kılan derneğin faaliyetinin belli bir konuyla veya hedefle sınırlı olması.Yani derneklerin bir amacı vardır ve bu doğrultuda faaliyet yürütürler.Bir çok dernek klasik siyasetten uzak olmakla birlikte ister istemez siyasetin içine giren dernekler vardır.Homojenlikten sapmadığı müddetçe siyasete meyilli olmak büyük bir kusur değildir.
Gelelim siyasi partilere.Siyasi partiler ülkeyi yönetmek ve sorunlarına çözüm bulmak için kurulurlar.Her siyasi partinin anayasa ve danıştayın belirlediği çizgide bir tüzükleri vardır.Bu tüzüğün verdiği direktifle faaliyetini yürütürler.Anayasaya aykırı hareket eden siyasi partiler gerekirse kapatılır.Partiler kendi başlarına hareket edemezler.Belli kurallara uymak zorundadırlar.Amaçları iktidara gelmek ve ülkeyi yönetmektir.Her parti kurulurken belli görüşleri savunarak kurulur.Kimi milliyetçi çizgide olur,kimi devrimci çizgide.Kimi müslüman demokrattır, kimi milli görüşçüdür.Bazı partiler Kürt seçmene hitap ederler,bazıları Türkçü bir siyaseti benimsemiştir.Konu bu ayrışmada değil,konu ülkenin birlik ve beraberliği için nasıl bir mücadele içindeler.
Her partinin görüşleri farklı olabilir.Ama ülke sorunlarında asgari müşterekte birleşmek gerekir.Bugün ABD’de iki parti vardır.Cumhuriyetçiler ve Demokratlar.İç siyasette farklı düşünseler bile dış siyasette aynı şeyleri söylerler.Orada esas olan Amerikan çıkarlarıdır.Hangi parti iktidara gelirse gelsin bundan hiç bir devlet pek etkilenmez çünkü her ikisi de siyasetini dış politikada birleştirmiştir.Ama bizde böyle olmuyor.Hem içte hem dışta çok farklı bir görüş içindeyiz.Yani bizdeki siyasi partiler hizmette yarışacakları yerde kavgada yarışıyorlar.Mecliste en ufak bir söze dahi tahammül edemiyorlar.Demokrasinin vazgeçilmezi olan kürsü hakkı zaman zaman gasbediliyor.Bu geçmiştede vardı bugünde var.Ve devam edecek gibi.
Peki neden birbirimize tahammül edemiyoruz.Çünkü bizdeki siyasi partilerin aday belirleme usulü liderin iki dudağı arasındadır.Lider kimi isterse o milletvekili ve belediye başkanı adayı oluyor.Burda kültüre, liyakata bakılmıyor.Kim aday olursa o bölgeden fazla oy gelir bunun hesabı yapılıyor.Liderin iki dudağı arasında seçilen vekillerin mecliste ülke yararına dönüş işler yapmasını beklemek beyhude bir çabadır. Kendi fikrini başkasına empoze etmeye çalışan vekiller bunu bile başaramayınca yumruklar konuşmaya başlıyor.Geçenlerde mecliste kan aktı.Ayrıntıya girmeyeceğim ama iktidarın malüm milletvekili her dönemde sürekli olayların içinde boy gösteriyor.Spordan başka hiç bir kariyeri olmayan,yemin töreninden başka meclis kürsüsünden bir defa dahi konuşmayan birinden başka bir şey beklenir mi?
Siyaset güzel ama seviyeli olursa.Her dönem gerginlikten nemalananlar bu yaklaşımın yanlış olduğuna ne zaman inanacaklar.Sert bir üslupla toplumun gerilmesi kısa vadede oy getirebilir ama uzun vadede ülke zarar görür.Nihayet meclisteki bu kavganın öznesi buradan geliyor.Hep gerilim,hep ağız dalaşı nereye kadar devam edebilir?Ülkenin bunca sorunu varken,ülkenin batısı yanarken kılını kıpırdatmayanlar bir yumruk atarak ülkeyi kalkındıracağını zannediyor.Bu siyasi üslup iyi değil ve bundan derhal vazgeçilmelidir.Bu tepedeki gerginlik halka yansıyor ve kutuplaştırıcı dil fayda yerine zarar veriyor.Bundan imtina etmek ve ülkenin faydasına odaklanmak en akıllı tercihtir.