UĞUROLA TÜRKİYE!
Sevgili okurlarım bir çoğunuz biliyordur, ben de Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı Aday Adaylığı için başvuru yaptım.
İMECE Gazetesinde yayınlanan köşe yazılarımı tamamen benim aday adaylığımdan bağımsız olarak yazıyorum.
Çünkü bir gazeteci tarafsız olmalı, gazetecilik etiği budur.
Benim görevim tamamen tarafsız olarak değerlendirmeler yapıp öneriler sunmaktır.
Benimle ilgili başka gazeteciler yazıp değerlendirmeler yapabilir.
İstiyorum ki tüm siyasi partiler Mersin’e değer katacak, toplumun kabulleneceği, ayakları yere sağlam basan gerçekçi projelerle partilerinin oy oranlarını arttıracak adaylar belirlesin.
Adaylar ne kadar güçlü olursa rekabet de o kadar zorlu olur ve sonuçta Mersin’e en çok değeri katacak bir hemşerimiz Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir.
Mersin kazanır…
DURUM NEDİR?
Önceki yazımda da Durum Nedir başlığı altında partilerin durumuyla ilgili değerlendirmeler yapıp önerilerde bulunmuştum.
Bir haftalık süreçte Ankara’ya gidip geldim, Mersin’de görüşmelerim oldu, MTSO 138. Kuruluş Yıldönümü Gecesine katıldım, dostlarımla, tanıdık tanımadık bir çok insanla görüştüm.
Durum nedir kendi gözümden gördüklerimi, kulaklarımla işittiklerimi, söylediklerime aldığım tepkileri derleyip toparlayıp durumla ilgili biraz fikir edindim.
Öncelikle tüm partilerin aday adayları Ankara’da Parti Genel Merkezlerinde adeta kamp kurmuş durumdalar.
Koridorlarda, Genel Başkan Yardımcılarının kapılarında bekleşiyorlar…
Görüşebilmek için görüşecekleri kişiye yakın isimleri devreye sokup randevu koparmaya çalışıyorlar…
Hiçbir parti genel başkanı ile görüşme imkanı bulunmuyor, zaten TBMM’nde Bütçe Görüşmeleri var, herkes mecliste, çok yoğunluk var, falan gibi nedenlerle görüşmeler kibarca reddediliyor.
Sıkıntılı bir süreç bu her iki taraf için de, yüzlerce başvuru var, yüzlerce görüşme talebi var.
Gel de çık işin içinden…
İKTİDAR PARTİSİ AK Parti ile başlayayım yine…
Sessizlik hala sürüyor…
Bu sessizlik Mersin Kamuoyunda, tamam AK Parti Mersin’i MHP’ne bıraktı algısını iyice pekiştirdi.
AK Parti’ye gönül verenler bu durumu hala kabullenemiyor…
Mersin’de seçimi ancak Ak Parti olarak girersek alırız inancı net bir şekilde belli oluyor, AK Parti’ye gönül verenlerde.
AK Parti’nin Güneydoğu oylarının büyükşehirde başka partilere, meclis üyeliğinde is AK Partiye gittiği net bir şekilde belli.
Öyle olmasaydı, mecliste çoğunluğu elde eden Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkanlığını da alırdı.
Önceki yazımda yazdığım gibi, seçildiği takdirde iktidarın gücünü Mersin’e yığacağını Mersinlilere inandırabilecek, Mersin için varını yoğunu ortaya koyabilecek çok güçlü ve yetenekli bir isim, yalnızca AK Parti tabanına değil tüm Mersin’e hitap edebilecek sevilen çağdaş bir aday istiyor AK Parti’ye gönül verenler.
Ancak şunun da farkında AK Partililer; Sayın Erdoğan’ın Sayın Bahçeli’yi vefa borcundan dolayı kırmayıp Mersin’i MHP’ne bıraktığına inanıyorlar.
Ama bu şekilde seçimi almanın mümkün olmadığını da belirtiyorlar.
Bu konuyu Sayın Erdoğan’a da aktarmaya kimse cesaret edemiyor diye de düşünüyorlar.
ANA MUHALEFET PARTİSİ CHP…
Önceki yazımda belirttiğim gibi bu süreçte en dinamik parti CHP görünüyor.
Kentteki reklam panolarında genelde CHP Aday Adayları görünüyor.
Mersin CHP’nde durum biraz farklı; genelde aday adaylarının çoğu genel merkezde etkili birilerinin ya köylüsü, ya hemşerisi, ya akrabası, ya da çok yakın arkadaşı olduğundan dolayı kendisini şanslı görüp aday adaylığına soyunduğu gibi söylentiler gırla gidiyor.
Ama benim anladığım kadarı ile CHP Genel Merkezi çok ince eleyip sık dokuyor; Mersin’e ittifak bile yapmadan her kesimden oy alabilecek, kentte sevilen, saygı duyulan bir aday belirlemeye çalışıyor.
Özellikle Sayın Özel, hiçbir ön yargıya dayanmadan kenti kucaklayıp doğal ittifak oluşturabilecek bir aday belirlenmesini istiyor.
Tabii bu süreçte her kafadan bir ses çıkıyor, aday adaylarının sinirleri geriliyor, dedikodulara aldanıp sinirlenmemesi gerekiyor aday adaylarının.
CHP’ye gönül verenler Büyükşehir Başkan adayının alçakgönüllü, kucaklayıcı, kapsayıcı, kaynaştırıcı ve birleştirici bir tutumla Mersin’in lideri olabilecek, tüm Mersinlilerin işte benim başkanım diyebileceği, her şeyden önce kolay ulaşılabilir, tam bir sosyal demokrat insan olmasını istiyor.
Olur mu, olur…
İYİ PARTİ…
İyi Parti çok kötü günler geçiriyor.
Altılı masadan kalkma olayı çok büyük bir olumsuzluk yarattı İyi Parti tabanında…
Yeni yeni oluşmaya başlayan parti tabanı kemikleşemeden dağılma noktasına geldi…
İyi Parti Genel Başkanının Altılı Masayı dağıtma girişimi parti içi güçlerin mi yoksa parti dışı güçlerin mi oyunuydu bilinmez.
Ancak ilerde ortaya çıkar bu durumun nedeni…
İyi Parti tabanında karasız kalan seçmenler seçimlerde kesinlikle kendi adayları dahil iyice irdeleyip oy kullanacaktır.
İyi Parti seçmeni anladığım kadarı ile eğitimli ve bilinçli bir kitle…
MHP…
MHP’nde de durum biraz karışık…
Parti tabanında netleşmeyen ve fazla umutlu olmayan bir görüntü var.
Bunun nedeni, MHP tabanının artık bilinçlenerek kendilerine mantıksız gelen kararları sorgulamasıdır.
Artık onlar da partilerinde yenilik ve değişim istiyor.
Partilerini eski şanlı günlerine döndürecek yeni, aydınlık, çağdaş yöneticiler ve kadrolar istiyor.
Hep aynı yüzler, hep aynı kişiler var…
MHP’ne gönül verenler kendilerini heyecanlandıracak yeni politikalar istiyor; yalnızca tek yönlü politikalar istemiyor.
Yani milliyetçi, ve dinsel söylemlerle bir yere varılmayacağını gördü MHP tabanı…
Yakın arkadaşlar arasında yapılan sohbetlerde hep bu konular konuşuluyor.
Artık ekonomiye, sanayileşmeye, tarıma, lojistiğe yön verecek politikalar, programlar ve politikalar istiyor MHP tabanı.
Sosyal, kültürel, sanatsal sporsal açıdan daha çağdaş bir toplum olmak istiyor.
DEM Parti…
En son Yeşil Sol Parti, adı yine, zorunlu olarak, değiştirildi ve DEM Parti oldu.
Artık akılda tutmak zorlaşıyor, seçimlerde oy kullanırken parti tabanında bir sıkıntı doğurur mu bilemiyorum…
DEM Parti tabanında da aşağı yukarı aynı sorun var…
Onlar da artık yalnızca tek yönlü politikalar istemiyor.
Yani yalnızca etnik söylemlerle ve taleplerle bir yere varılamayacağını gördü DEM Parti tabanı.
Sürekli gerilim yaratarak siyaset yapma yönteminin yanlış olduğunu düşünüyor insanlar.
Bu yöntemin DEM Parti’nin dışlanması amacını güttüğünü düşünüyorlar.
Yıllardır izlenen politikaların hiçbir sorunu çözmediğini artık anlaşıldı.
Şahinler ve Güvercinler var DEM Partide…
Şahinler sürekli gerilim yaratarak partiyi ellerinde tutmaya çalışıyor.
Güvercinler ise Türkiye halkıyla barışık, huzur içinde yaşamak istiyor.
Türk, Kürt, Arap hiç fark etmiyor. Tüm sorunlar aynı…
Geçim derdi aynı, işsizlik derdi aynı, gelecek kaygısı aynısı, eğitimsizlik olgusu aynı, siyasetçiler tarafından kullanılıp aldatılmak sorunu aynı…
Fark etmiyor, Türkler de geçim sıkıntısı çekiyor, Kürtler de, Araplar da, Aleviler de Sünnilerde, Hristiyanlar da.
Onlar da artık ekonomiye, sanayileşmeye, tarıma, lojistiğe yön verecek politikalar, programlar ve politikalar istiyor.
Sosyal, kültürel, sanatsal sporsal açıdan daha çağdaş bir toplum olmak istiyor.
Hakları değil mi? Kavgayla elde edilir mi bunlar?
Gençlere…
Henry Ford - Bir araya gelmek başlangıçtır, bir arada durabilmek ilerlemedir, birlikte çalışmak başarıdır.
Malcolm X - Gücümüzü hırlaşmak için değil, birleşmek için harcamalıyız.
Hoşça kal Mersin, haftaya yine buradayız…