Günün belki de haftanın en önemli gündemi ekonomi..
Anlayan, anlamayan, hayatında bir kere döviz almayan ve bozdurmayan, altınla işi olmayanın bile dilinde doların yükselişi borsanın düşüşü, altının gram fiyatı.
Öyle ki ekonomik her hareketin domino etkisi yaratacağını herkes biliyor artık. Virgül artışta dahi çarşının, pazarın alevi yükselecek tecrübe ettik, öğrendik. Özellikle Türk Lirası'nın dolar ve diğer para birimleri karşısında değer üstüne değer kaybetmesi oldukça can sıkıcı sonuçlar doğuruyor. Malum önümüz yaz, sezon çoktan açıldı.
Tatil beldelerindeki konaklama yerleri rezervasyonları nerdeyse şimdiden dolu, ve tabi ki bu doluluk yabancı turist kaynaklı. Sezondaki hareketlilik ülkeye yabancı paranın girişi açısından oldukça önemli olsa da durum biraz da can sıkıcı.
Asgari ücretli kirayı, geçimi zor karşılarken deyim yerindeyse ülkenin nimetlerinden faydalananların yabancılar olması vicdanları rahatsız etmiyor değil.
3 tarafı denizle çevrili güzel ülkemizde deniz yüzü görmeden, sonsuz mavide yüzmenin tadına varmadan çocukluk geçiren milyonların yerini kendi para birimlerine göre kat be kat değersiz, belki 1 aylık maaşlarıyla 3 ay yaz tatili yapacak turistlerin alacağı aşikar.
Elbette önceliği tatil olmayan milyonların tek derdi insanca yaşamak, ay sonunu getirirken ev ahalisinin temel ihtiyaçlarını hakkıyla karşılamak, malumunuz bu da şu anda bir hayli zor. Ay başında alınan maaş haftasında eriyor, market raflarından Pazar tezgahlarına yapılan zamlara etiket yetişmiyor.
Uzun lafın kısası temennimiz her gün, saat değersizleşen ekonominin, paranın ve harcamasak da cebimizde eriyen liranın bir an önce toparlanıp eski gücüne(!) Kavuşması...