Bundan tam 43 yıl önce sabah kalktığımızda bir baktık ülkede darbe olmuş.

O tarihlerde üniversitede öğrenciydim.

Darbe olduğunda yaz tatiliydi.

Babam o yıllarda yurt dışındaydı.Darbe olduğu sabah camiye namaz kılmak ve her yıl olduğu gibi benim başıma bir şey gelmediği için bir adak almak için evden çıkmıştı.

Jandarmalar darbe olduğunu söyleyerek babamı eve göndermişler.

Babamın'oğlum kalk,gözün aydın darbe olmuş'narasıyla uyandım.

O tarihlerde bir çok evde ne televizyon var, nede bugünkü gibi cep telefonları var.

Hemen radyoyu açtık.Kenan Evren'in konuşmasını dinledik.

Darbeyi kim kime karşı yapmıştı onu anlamaya çalışıyorduk.

Biraz zaman geçince durum daha berrak bir hal almıştı.

Peşi sıra siyasi partiler kapatılmış,liderleri ve üst düzey yöneticileri tutuklanmıştı.

12 Eylül öncesi ülkenin gidişatı çok vahim bir durumdaydı.

Kardeş kardeşi öldürüyor,intikam ateşi tüm ülkeye yayılıyordu.

Şehirler,caddeler,sokaklar,kahveler artık güvenli olmaktan çıkmış,oluk oluk kanın aktığı bir feci durumun içine sürüklenmişti.

Darbeyle ilgili bir beklenti vardı.

Fısıltı gazetelerinde yakında darbe olacağı konusunda dedikodu yayılıyordu.

Meclis başkanı üç yüz tur olmuş seçilemiyordı.

Liderlerin her konuşması tabanda insanları karpuz gibi ikiye ayırıyordu.

Her görüşün kahvesi mahallesi ayrılmış,bir yerden bir yere gitmek imkansız bir hal almıştı.

Ya üniversiteyi bırakacaktım,ya da pisi pisine ölüp gidecektim.

Her gün bugün ölmediğime şükrediyordum.

Bir gün önce birlikte olduğumuz arkadaşların bazıları ertesi gün öldürülmüş ve bizi büyük bir korku ve karamsarlığa garketmiş bulunuyordu.

Bir çaresizlik içindeydik!..

Siyasi partiler koltuk kavgasına tutuşmuş, halkı kin ve gareze sürüklemekten geri durmuyorlardı.

Aynı silahlarla bir ülkücü,bir devrimci öldürülüyor,ama ne yazık ki öldürenler hep aynı kişilerden oluşuyordu.

İşte bu kaos ortamını sonlandırmak ve ülkeye nizam vermek amacıyla darbe yapılmıştı.

Darbenin komutanları öyle diyordu.

O tarihlerde ne yalan söyleyeyim darbeye sevinmiştim.

Nede olsa ölmeyecektim!..

Okulumu rahat okuyacaktım.

Taki ABD'nin'bizim çocuklar ülkeye el koydu' açıklamasını duyana kadar.

Demekki bu darbenin içerisinde ABD varmış.

Gazetecinin bir sorusu üzerine bir komutan şöyle diyordu'biz darbenin olgunlaşması için bir yıl bekledik.'

Demekki onca kanın akmasına göz yummuşlardı.

O bir yıl içinde kaç beyin yok olmuş gitmişti.

İşte o zaman darbelerin demokrasiye karşı yapıldığını anladım.

Her darbenin ülkeyi yıllarca geriye götürdüğüne şahit oldum.

Sonra malum seri tutuklamalar ve yargılamalar…

Ve idamlar…

Bir sağdan,bir soldan tek tek darağacına gitti gençler.

Sistemin dayatmasıyla bir birine saldıranlar işin vehametini anladılar ama çok geçti.

Her iki grubunda aslında amacı aynıydı ama bir el rotayı çizdiği için bu gençler yanlış hedefe yöneliyordu.

Kenan Evren bir soru üzerine'asmasaydık ta, besleseymidik' deyince işin rengi ortaya çıktı.

Bu kafanın ne yapmak istediği belli olmuştu.

Uyduruk bir anayasa değişikliği ile referandum yapıldı ve yüzde 92 oyla Kenan Evren cumhurbaşkanı oldu.

Artık tek otoriter ve darbenin tek kahramanı gibi kılıcını hangi yöne sallarsa orası ikiye bölünüyordu.

Evet 12 eylülün üzerinden tam 43 yıl geçti.

Hain Fetöcülerde böyle bir darbe girişiminde bulundular.

Çok şükür bunda mufakkak olamadılar.

Ya Allah korusun başarsalardı ne olurdu?

Herhalde bu gözü dönmüş canilerin elinde binlerce masum can verirdi.

Allah ülkemizi ve bu Necip milleti korudu.

Peki bu darbelerden ders çıkarıyor muyuz?

Ben çıkarıldığı kanaatinde değilim.

Liderlerin konuşma uslüplerine baktığımda bunu rahatlıkla görüyorum.

Yine Fetöcüler gibi devlete palazlanan tarikatçılar aynı kafayla devam ediyor.

Milli Eğitim laik eğitimden gittikçe uzaklaşıyor.

Bu ülkede Atatürk'ün adını silmek için büyük bir gayretin olduğunu görüyoruz.

Son olarak şunu ifade edeyim;en iyi darbe demokrasiden daha kötüdür.

Cenab-ı Allah bu ülkeye bir daha darbeyi nasip etmesin.