Türk Dil Kurumu’na başvurmadan, her birimizin az çok bilgisi dahilinde olan ve hemen herkesin anlayabildiği, ancak birilerinin anlamakta zorlandığı değil de anlamak istemediği sözcüklerden başlayalım.

Federasyon= Küçük parçaların bir merkezde toplanması hali

Bölge= Özellikle coğrafi ayrıcalık

Aşiret = Genellikle ÇIKAR açısından bağlılık

Kabile = Dinsel, etnik ya da AMAÇ topluluğu

Eyalet = Ortaklıkların, sonuçta tek elde olma hali

Topluluk = Ortak amaçları, birliktelikleri, geçmişleri olmayan karışıklık hali

Toplum = Birtakım ortak değerleri olan birliktelikler

MİLLET = VATAN denilen toprak parçası üzerinde yaşayan, geçmişleri ortak, gelecek amaçları ortak, aynı dili konuşan, ortak ekonomik çıkarları olan dinsel, etnik ayrımcılık yapmayan insan topluluğu.

Millet ya da ulus için Türkiye Cumhuriyeti Devleti güzel bir örnektir.

Binlerce yıllık ortak geçmişimiz, vatanımız, anlaşma dilimiz, ekonomik çabalarımız, gelecek ülkümüz bizi Türk Milleti yapmaktadır.

Komşumuz Irak’ta IRAK KUZEY BÖLGESEL YÖNETİMİ var.

İran, ABD ambargolarıyla baş etmeye çalışmakta.

Libya KABİLE TOPLULUĞU oldu.

Suriye parçalandı. Dinsel ve etnik parçalanma ABD ve İsrail elleriyle gerçekleştirilmeye devam ediliyor.

Kıbrıs’ta ve hâlâ AB-D elleriyle Rumlar etkin ve yetkin duruma getirilmek istenmekte.

Ukrayna, NATO aracılığıyla Rusya’ya düşman kalesi haline getirilmeye çalışılıyor.

ABD, resmen Türkiye’yi tehdit ediyor. Dostluklarımızı azaltmak (Rusya, İran…) ticaretimizi zor duruma sokmak (Yaptırımlarla) terör örgütleriyle olan mücadelemizi engellemek… (Özellikle Suriye’nin parçalanmasından sonra terör örgütleriyle olan mücadelemizi bırakmamız konusunda tehditleri sürüyor.) Bu durumda ne yapmalı?

“Ulus devletlerin sonu geldi,” diyen eski Genelkurmay Başkanı’nın sözünü mü dinleyelim yoksa Atatürk’ün işaret ettiği gibi Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatalım mı?

Çok erken kaybettiğimiz, bir dönem Mersin Akdeniz Garnizon Komutanlığı görevinde bulunan Amiral Soner Polat’ın dediği gibi “Karanlık” olan kalabalıklar haline mi gelelim?

Libya gibi kabileler haline mi gelelim?

Binlerce yıllık geçmişi bırakıp, ABD’nin BOP gereği ülke toprağımızın parçalanmasını mı bekleyelim?

Amacımız nedir?

Günü birlik yaşamak mı?

Laf cambazlığı mı yapmak yoksa?

Artık bir karar versek!

Ne, nedir, ne olmalı, nasıl, neden sorularını tarihi gerçeklikler uygun olarak yanıtlasak…

Sağlam kafayla sağlam düşünsek ne dersiniz?