Onur,şeref,haysiyet insanların olmazsa olmaz hasletleridir.Ulvi bir konudur.Her insan onurlu olmak,şerefiyle yaşamak,haysiyetli bir birey olmak mecburiyetindedir.Aslında ilk doğduğunda bu kavramlar insanlara bahşedilmiştir.Ancak yaşam sürecinde bunları korumak,geliştirmek hususunda bir zaafiyet belirtisi hasıl olur.Kimi bu kavramların içini boşaltır.Koruma güdüleri zayıflar.Tabii her insan aynı değildir.Ama günümüzde maalesef bu konularda bir gerileme gözükmektedir.Bu çok katmanlı bir konudur.Sosyal, psikoloji etkileri vardır.Yetiştiği toplum yapısı,çevresel etkiler,arkadaş grupları bu çemberi bazen daraltır,bazen genişletir.Hiç kimse suç işlemek için doğmaz.Ama zamanla suça meyilli hale gelebilir.Mahalle baskısı,ekonomik etkenler bunda çok etkendir.
İnsan doğar,büyür ve ölür.Şu ana kadar ölümsüzlük diye bir olay yoktur.Belki bazı ilaç veya buluşlar ölümü geciktirebilir ama durduramaz.İnsan ömrü çok kısadır.Bugün ülkemizde ortalama yaş 60-65 civarındadır. Bu gelişmiş ülkelerde biraz daha fazla olabilir. İnsan az yaşıyor ve bu yaşantısının kefaretini öderken muhasebesini de yapıyor.Kendi kendine soruyor;evet bunca yıl yaşadım; yedim,içtim,gezdim ama insanlığa faydalı ne yaptım.Mesela topluma önderlik yapma konusunda bir çalışmam oldu mu?Ben tok yatarken yandaki komşum ne durumda bunu hiç düşündün mü?Sadece bencil bir hayatın nelere mal olduğunu düşünmeyecek kadar duygularını kaybettin mi asıl sorgulanması gereken hususlar bunlar.
Çok,çok eskiden insanlar çok uzun yaşarmış.700,800,900 yıl yaşayan insanlar varmış.Şimdi bu uzun yaşamın muhasebesini yaparsak bizim yaşam kalitemizin ne kadar düşük olduğunu görürüz.Mutlaka o dönemde de savaş vardı,cinayetler işleniyordu,adaletsiz bir düzen vardı.Bu konuda çok fazla bilgimiz yok.Onun için Yüce rabbimiz 124 bin peygamber yollamış.Bu helak olan düzeni, bu rayından çıkan insanları düzeltsin diye.Toplam 40 bini bile bulmayan nüfusa bu kadar peygamber gönderildiğine göre mutlaka bölüşümde bir sorun vardı.Hatta dedesi peygamber iken torununa peygamberlik veren Allah aynı toplumu dizayn etmek için yaşayan bir peygamber varken torununu peygamber yollamış.Demekki insan onuru, şerefi ve haysiyeti geçmişten beri var olan hasletlermiş.
Gelelim günümüze.Peki toplum bunları nasıl değerlendiriyor.Bu kavramların toplumda karşılığı ne?Yani bir insanın onurlu olması,şerefiyle yaşaması toplumun genelinde kabul görüyor mu?Veya bunların sınırı,bir ölçüsü var mı?Devletten vergi kaçıran,çalışanının hakkını yiyen,rüşvet alıp rüşvet veren biri toplumda itibar görüyor mu? Ne yazdık ki görüyor.Bu tip insanlar her zaman el üstünde tutuluyor.Devlet dairelerin de itibarlı bir konumdalar.Mesela son bir yılın gündemini meşgul eden Dilan Polat’a bakalım. 11 ay tutuklu kaldıktan sonra geçenlerde tahliye edildi.Milletin parasını yiyen,onuru ile oynayan bu kadın hapisten çıkınca lüks araçlar eşliğinde evine götürülüyor.Hiç bir suçu yokmuşta boşuna hapis yatmış bu kadın.Diğer tarafta sokak röportajında iktidarı eleştirdiği için yine bir kadın tutuklanıyor.Bu çifte standardı anlamak mümkün değil.
Ne kadar mafya babası varsa,suç işlemiş ne kadar insan varsa ne yazdık ki itibarlı addediliyor,dürüst namuslu insanlar eziliyor. Ve üzücü bir durum ki toplum bu tip insanlara alıştırılıyor.Paranın gücünün itibar için basamak olarak kullanıldığına şahitlik ediyoruz.Paran varsa adamsın.Paran varsa itibarlısın.Bunun inançlarla da alakası yok.Her kesim buna celladına aşık olmak gibi alıştırılıyor.Onurlu,şerefli insanlar maalesef devletine küsmüş vaziyette.Geriye çekilmiş pısırık bir şekilde olayları izliyor.Çünkü gücü yok.Sözüne itibar edilmiyor.Bu kısır döngü devam ettiği müddetçe ezilen dürüst insanlar olacak.