Osmanlı Devleti'nin son demleri.. Ekonomide, askeriyede ve dahi aklınıza gelebilecek her alanda dışa bağımlılığı n en üst safhada olduğu, sınırların kevgire döndüğü ve her yabancının toprağımızı, denizimizi, deyim yerindeyse para edecek her şeyimizi talan ettiği bir dönem..
Ayrıcalıkların ardı arkasi kesilmiyor, nerdeyse kapitülasyon vermek zorunda kalmadığımız tek bir millet bulunmuyordu.
Ulu önder Gazi Mustafa Kemal'in başlattığı kurtuluş savaşı ve sonrasında kurulan yeni ve milli devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir şey eskisi gibi olmayacktı elbette. En önemli bilinç; tam bağımsızlık ve tam egemenlikti şüphesiz. Adım adım ulaşılan hedeflere bir yenisi ekleniyordu, kapitülasyonların kaldırılması.. Yabancı ülke gemilerine tanınan kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması'yla 1923 yılında kaldırıldı. Ve ardından Kabotaj Kanunu 20 Nisan 1926 tarihinde kabul edildi. 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre; akarsularda, göllerde, Marmara denizi ile boğazlarda, bütün kara sularında ve bunlar içinde kalan körfez, liman, koy ve benzeri yerlerde, makine, yelken ve kürekle hareket eden araçları bulundurma; bunlarla mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; dalgıçlık, kılavuzluk, kaptanlık, çarkçılık, tayfalık ve benzeri mesleklerin Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtildi.
Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edildi.
Bize düşen ise kutlamak, unutmamak, minnettar kalmak..
Bizlere bırakılan özgür, bağımsız yurdun her taşın , toprağın kıymetini bilmek..
Kutlu olsun Kabotaj.. Kutlu olsun tam bağımsız sularımız..