Erkek ve kadının birbirilerini tanıma ve güven geliştirme süreçlerinden bahseder misiniz?

Gelişkin(!) beyinli bir erkek, bir kadına, karşı cins gözüyle baktığında, o kadının sahip olduğu potansiyeli ve değeri 3-5 saniye içinde anlayacak donanımdadır. Bu zihinsel becerinin gelişimi; türümüzün dünya gezegeninde neslinin tükenme tehdidi karşısında, erkeğin sürekli bir üreme kaygısıyla birçok kadını olası eş adayı olarak (çoğu zaman kriter aramadan) zihninde değerlendirmesi nedeniyle olmuştur. Kadın ise daha temkinli ve daha güvensizdir; yaşamına alacağı erkeği belki birçok sınamaya tabii tuttuktan sonra onun değerini ölçebilir. Bu durum evlilik ve uzun ilişki için geçerlidir.

Kadınlar neden şairlere aşık(sever) olur?

Şairler, mantık ile mistisizm arasında gidip gelen tiplerdir. Duygusal dalgalanmaları kadınların duygusal değişimleriyle hemen hemen aynı dalga boyuna sahiptir. Bazen göğü yutar yürekleri, bazen de bir zerreye hapsolurlar. Bu yüzden kadınlar tarafından çok sevilirler. Çünkü kadın psikolojisi de denizdeki dalga gibidir; kah yükselir, kah alçalır. Asla stabil değildir. Şair, sıradan bir insanın, mistik bir insan olma yolculuğunda bir ara formdur. Bir geçiş kişilik tipini temsil eder. Buna binaen çoğu insana çok tuhaf gelirler. Çünkü bir yandan varoluşun en derin sırlarını deneyimlerken, bir yandan da en basit dünyevi sorunların içerisinde boğulurlar.(Hemen hemen hepsinin geçim sorunu olmuştur.) Ve çoğu zaman anlaşılmazlar. Çünkü yaşadıkları o müthiş deneyimleri kolay kolay kelimelere dökemezler. Bunların çoğu belli bir noktadan sonra varoluş deneyimcisi mistiklere dönüşürler.

Kadınlar neden çok konuşur?

Kadın iki şeyi yapınca çok rahatlar:

1-Konuşarak bünyesinde biriken enerjiyi dışına taşırır ve rahatlar.

2-Harcama yaparak rahatlar.

Temelde kadının konuşmayı sevmesi, çocuğun terbiyesi ve eğitimi için ortaya çıkmış bir donanımdır. Çünkü bir çocuğa bir davranışı edindirmesi için bazen en az 100 kez söylemesi gerekir ve kadın bıkıp usanmadan bunu yapar. Bu konuda kadın gerçekten müthiştir. Aynı senaryoyu erkek üzerinde kurguladığımızda ise şöyle bir tabloya şahit oluruz: 3-4 kez bir davranışın nasıl yapılması gerektiği ifade edildikten sonra öfke patlaması ve onu izleyen ilkel bir şiddet uygulama stratejisi devreye girer. Bu donanım farklılığının nedenine bakacak olursak; kadın, bilinçaltının etkisinde olup; bedeninin aşırı farkındadır. Erkek zihnine hapsolmuş; bedenine yabancılaşmıştır. Bundan dolayı kadının dışında gelişen olay ve olguların etkilerini iç bünyesine almada zihinsel bariyerleri devre dışıdır. Söz gelimi kadın dinlediği bir müziği yüzde 90 oranında iç dünyasında hissederken erkekte bu oran belki yüzde 40’tır. Haliyle de kadın dıştan gelen etkilere çok daha açıktır ve duyarlıdır. Bu duyarlılık kadının erkeğe göre hem varoluşu deneyimlemesini hem de varoluşsal sorunların oluşturduğu gerilimleri hissetmesinin daha fazla olmasına neden olur. Oluşan bu gerilimi boşaltmanın en etkili yolu ise konuşmaktır. Yoksa kadın delirir. Dikkat edilirse, kadınlar dönem dönem bağırır çağırır.(parça parça delirir.) Aslında bu durum onların delirmesinin önüne geçer. Erkek ise bu gerilimi içinde tutar. Birikir birikir ve erkek bir kez ve toplu patlar. O patlama anı delirme anıdır. Bu yüzden dünya üzerinde erkeklerin delirme oranı, kadınlara göre yaklaşık 3 kat daha fazladır. İşte bu yüzden kadınlar konuşmak zorundadır.

Kadınlarla ilişkilenmemiş veya kadın doğasına yabancı erkeklerin psikolojik donanımı nasıldır?

Kadın, erkek için yaşamın giriş kapısıdır. Kadını tanımayan erkek yaşamı ıskalar. Hatta kadın yaşamın küçültülmüş ve yoğunlaştırılmış bir versiyonudur. Varoluşun bütün güzellik ve zorluklarını bünyesinde taşır. Kadını deneyimleyemeyen bir erkek bir form(şekil)olarak kalır. Varoluşu idrak edemeden bu dünyadan geçip gider. İnsan olarak ve özellikle erkekler olarak kişisel gelişimimiz, yaşamsal zorluklarla mücadele ederek, o zorlukları aşmamıza bağlıdır. Kadınlar işte tam bu noktada erkek için önemli bir gelişme kaynağıdır. Kadın, yaşamına dahil ettiği erkeği duygusal ve mental olarak zorlar ve geliştirir. Bazen öyle duyguların ortaya çıkmasına neden olur ki; bu durum ödettiği bütün bedellere değerdir. Kadınlarla ilişkilenmemiş ve kadın tarafından zorlanmamış bazı erkeklere denk gelmiştim. Duygusal olarak çocuk gibi olup; rasyonel olarak gelişmemiş, egosunun esiri tiplerdi. O zaman bir kez daha anlamıştım; kadının erkeğe dönük varoluş misyonunu.

Kadın doğum sonrasında nasıl bir döneme girer?

Kadın doğum sonrasında erkeğine olan ilgisini büyük oranda yitirir. O artık kadınlıktan anneliğe geçiş yapmıştır. Onun dünyasının merkezin de çocuk vardır artık. Yaşamının bundan sonraki safhasında erkek, ona ve çocuğuna güvence ve ekonomik sağlayıcılık öncelikleriyle ele alınır. Bu durum yaklaşık 2,5-3 yıl sürer. Çoğu çocuklu evliliğin bitişi, bu dönemde başlar. Bu dönemi sağlıklı atlatan çiftler daha uzun birlikteliklere imza atmakta.

Devam edeceğiz.