Bazı şelaleler vardır, adı herkes tarafından bilinir. Antalya'da Düden, Manavgat;
Mersin'de Yerköprü, Erzurum'da Tortum Şelalesi gibi. Bu şelalelerin hepsi de sundukları
sınır tanımayan görsellikleriyle, şöhretlerini sonuna kadar hak ederler. Yine bazı
şelaleler de vardır, bırakın gidilip görülmeyi, var oldukları şehirde bile adları bilinmez.
Mersin'in Karanlıkdere Şelalesi bunun en güzel örneklerindendir.
Bu kadar güzel bir doğa harikasının az bilinirliğinin iki önemli sebebi var aslında.
Birincisi şelalenin oldukça sapa bir yerde olması, ikincisiyse şelalenin yer aldığı derenin
su rejiminin düzensiz akması. Sonbahardan itibaren yağmur ve kar sularının dereyi
beslemesiyle coşan şelale, yazları kurak geçen Akdeniz iklimiyle coşkusunu tamamen
yitirir. Oysa insanoğlu, böyle güzellikleri en çok yaz mevsiminde görmek ister. Çünkü
şelaleler her zaman etrafına olağanüstü serinlikler yayar. Karanlıkdere Şelalesi de
maalesef Mersinlileri, sıcak geçen yaz mevsiminde bu güzelliklerden mahrum bırakır.
Bu yüzden şelale, daha çok bahar aylarında ziyaretçilerini ağırlar.
Darısekisi- Musalı köyleri arasında yer alan şelaleye ulaşmak için, doğasever
dostlarımla Gözne yolunun yirminci kilometresinden, Sarnıç'a varmadan Musalı yoluna
saptık. Bu yoldan kuzeye doğru toprak bir yola dönüp şeftali bahçelerinin arasından çok
az ilerlediğimizde şelale, tüm görkemiyle karşımızdaydı. Bu dakikadan sonra artık,
zihnimde bir an önce Karanlıkdere Şelalesi'ne ulaşmak yatıyordu. Zaten gördüğüm
manzara, güdümlü bir füze gibi ayaklarımı kendiliğinden şelalenin yönüne çevirmişti.
Yaklaştıkça artan heyecanımız merakımızla bütünleşti. Bir iki yerde diz seviyesindeki
dereyi geçerek, şelelenin yanındaydık artık.
35-40 metre yükseklikten akan bu muhteşem şelalenin yanına ulaşmak için,
yüzeyleri yosunlardan kayganlaşmış kayalara tırmanmak zorundasınız. Burada su öyle
şiddetli akıyor ki suyun oluşturduğu sesten başka bir ses duymanız olası değil.
Yükseklerden akarak menevişlenen suyun etrafa yayılmasıyla, tüm vücudunuz
ürpermeye başlar. Adeta şelalenin yanında, kendinizi onun bir parçası gibi hissedersiniz
ve ürpermenize rağmen yine de şelaleden hemen ayrılmak istemezsiniz. Şelalenin
hemen batı yanında ikinci bir şelale daha var aslında. Kayaların içinden kıvrımlı bir
biçimde akan sulardan oluşan bu şelale, birinci şelalenin gölgesinde kalsa da görülmeye
değer.
Karanlıkdere Şelalesi de gezdiğim başka şelaleler gibi heyecan vericiydi. Son bir
kez şelalenin görüntüsünü beynime nakşedip arkama baka baka Toroslar'ın gizli
hazinelerinden biri olan şelaleden uzaklaştım. Hiç istemesem de O'nun gözü pek,
çılgınca akan sularından ayrılmanın zamanı gelmişti artık…