Mutluluk göreceli bir kavramdır.Kişiye göre,mekana göre,topluma göre farklılık gösterir.Bazıları mutlu olduğunu zanneder ama aslında mutlu değildir.Bazıları da mutsuz olduğunu iddia eder ama gerçekten mutludur.Kuru soğan yiyen bir insan mutlu olabilir ama kebap yiyen bir insan mutsuz olabilir.Önemli olan yediğinden tat almaktır. Kuru soğan o insana bal gibi gelir.Onda huzuru bulur.Kebap yiyen bir insan ise o kebabın aslında hayatına hiç bir şey katmadığını anlar.Sonuçta insanın yaşam evreleriyle ilgilidir mutluluk.Çocukluğundan itibaren mutlu olan birisinin daha sonra mutsuz bir hayat sürdüğü çok olmuştur.Bu zaman ve mekana göre değişiyor.

     Biz mutluluğu aile birlikteliğiyle ölçüyoruz. Türk halkının değer yargıları bunu gerektiriyor.Evinde mutlu olan birinin belki iş yerinde huzursuzluğu vardır.Tam tersi durumlar da olabilir.Halbuki mutluluğu komple ele almak lazım.Pozitif düşünen birisi daima mutlu olur.Çünkü o tüm olumsuz şeyleri bertaraf etmesini bilir.Bir çok arkadaş tanıyorum.Dışarıdan göründüğünde mutsuz bir hayatı var zannettiğim insanların ne kadar mutlu olduğuna şahit olmuşumdur.Bu bir zeka meselesidir.Her olumsuz düşünceyi kara çevirmeyi bilmektedir.Sorunları halının altına iteceği yerde kendince basit çözümlerle olumluya çevirmektedir.

      Bu algıyla evlenme mekanizması esas belirleyici olmaktadır mutluluk için.Dış etkenlere karşı aile içindeki dayanışma ile tüm sorunları aşabilir.İyi bir eş her zaman evine her türlü desteğini gösterir.Eşinin sorunlarını kendi sorunu gibi görüp çözüm yolları arar. Zaten evlilik nedir ki!..İyi günde,kötü günde birlikte sorunların üzerinden gelmek değil mi? İyi günde eşinin yanında olup,kötü günde ona sırt çevirmek biraz hainlik olmaz mı?Tüm boşanmaların demiyorum,bir çok boşanmalar birazda maddiyattan gelmiyor mu?Evet parayla saadet olmaz ama ne yazık ki günümüzde parasız da hiç bir şey olmuyor. Özellikle ekonominin kötü gittiği ortamlarda aile birliğinin nasılda sarsıldığını hep birlikte görüyoruz.Her iki tarafta aslında haklı.Ama bunun çözümü ayrılmak değil daha fazla birbirine sarılmaktır.

      Mutluluk konusunda bir çok psikolog, sosyoloğ kitaplar yazmaktadır.Her bir yazarın bakış açısı farklı olmakla birlikte ortak noktada birleştiklerini görüyoruz.Mutluluğu yakalamak aslında çok zor bir şey değil. Önemli olan o konuda irade beyan etmektir. Karşılıklı anlayış her sorunu çözer.Yeter ki eşler arasında huzuru bozacak konular masaya yatırılsın ve ortak bir karara varılsın. Aksi taktirde küçük meseleler büyüyor ve sorun gittikçe derinleşiyor.Sevgi ve saygının olmadığı bir süreçte ayrılıklar başgösteriyor. Bu şu demek;parçalanmış aileler,toplumdan uzak çocuklar.Büyük bir travma,çözülmesi çok zor dağ gibi sorunlar.

       Bugün mutlu bir ortamda sıcak yuvasında geçinip giden aileler dış baskılar nedeniyle de mutsuz olabiliyor.Buna örnek olarak; depremler,sel felaketi,yangınlar,savaş olarak gösterilebilir.İnsanların elinde olmayan bu dış etkenler sayesinde sıcacık yuvalar dağılabiliyor.Şimdi Gazze’de üstüne bombalar atılan bir çocuğun mutluluğunu nasıl öngörebiliriz.Parçalanmış cesetler arasında ben yine de mutluyum diyebilir miyiz? Yerinden,yurdundan,toprağından ayrılmak mecburiyetinde kalan biri için mutluluk gök yüzüne yazı yazmak gibidir.Değil mutlu olmayı, o insan hayal bile kuramaz.

       Sebebi her ne olursa olsun başta da dediğimiz gibi mutluluk görecelidir.Kim ne ile mutlu oluyorsa öyle yaşamalıdır.Mutluluğun objektif ve subjektif kriterleri vardır.Ülke genelinde ki bir kriz objektif olarak herkese yansır.Toplum bundan zarar göreceği için mutlu toplum arayışı sekteye uğrar.Düşünün bir komşunuzun aç yatağa girmesi sizi mutlu eder mi?Hele bizim gibi komşusu açken tok yatan sözü varken bu mümkün mü?Yara derinse pansumanı ona göre yapmak lazım. Gerekirse neşter vurmakta fayda var.Ama biz son zamanda bireysel düşündüğümüz için bazı konuları görmezden geliyoruz.Bu konu gittikçe yaygınlaşıyor.Bana değmeyen yılan bin yaşasın ata sözü gerçek bir hüviyete kavuşmuş vaziyette.

      Bazıları da mutluluğu zenginli olarak görmektedir.Bu büyük yanılgıdır.Şayet öyle olsaydı zenginler arasında hiç boşanmaların olmaması gerekirdi.Halbuki boşanmalar zenginler arasında çok yaygın.Genel bir tatminsizlik daha fazla.Kar hırsına kapılan bu grup daha fazla kazanma düşüncesiyle evine olan sadakatını kaybediyor.Sorun derinleştikçe de toparlamak zor oluyor.Her türlü imkana rağmen yine de mutsuz olunabiliyor.Demek ki zenginlik mutluluk konusunda ölçü değil.

      Sonuç olarak mutluluk görecelidir.Kişiye, zamana,ortama göre değişiyor.Bir çocuğun çıplak ayaklarıyla çamurda yürümesi ona mutluluk verirken,ayağında en pahalı botlarla gezen birinin mutsuz olduğuna şahit olabiliyoruz.Mutluluğu içselleştiren insanlar daha huzurlu oluyor.İnsanlar nasıl mutlu olacaksa öyle devam etsinler yoluna.