(Dünden devam) Şimdi yeniden şenlik izlenimlerine dönecek olursak; tam da yeri gelmişken, şenliğe katılan konuklar arasında yapılan tartışmalarda sıklıkla kulak misafiri olduğum şenlik mi? Festival mi? Sorularına da birkaç sözcükle de olsa açıklık getirmek ve kavram kargaşasını ortadan kaldırmak yararlı olacaktır. Latince kökenli bir sözcük olan festival, Latincede festi=ekmek ve vale=paydos sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelen bir sözcüktür. Türkçede “ekmeğe paydos” anlamına gelmektedir. Bizdeki Ramazan oruçları gibi, uzunca bir süre katlanılan sıkıntılı günlerin ardından gelen sevinçli ve eğlenceli günleri ve coşkulu ritüelleri belirtmek için kullanılmaktadır. Tabii festival sözcüğü zamanla anlam değiştirmiştir. Karnavaldan daha az katılımlı ve eğlence düzeyi biraz daha düşük boyutlu toplu eğlenceleri ifade etmek için kullanılır olmuştur. Türkçedeki tam karşılığı “şenlik” anlamına gelmektedir. Bu nedenle, etkinliği düzenleyenlerin söz konusu etkinliğe festival değil de “Şenlik” adını vermeleri bana göre isabetli ve yerinde bir tercih olmuştur. Böylelikle her yıl 20-21 Ocak tarihlerinde, İzmir Karaburun'da düzenlenen “Nergis Festivali’yle” olan isim karışıklığının da önüne geçilmiştir. Tam da bu noktada yeri gelmişken, çok kısa da olsa Nergis çiçeği ve Antik Yunan Mitolojisinde anlatılan ünlü Nergis öyküsüyle de ilgili kısa bir bilgilendirme yapmakta “Nergis Şenliği’nin” anlamını daha iyi kavramamız açısından çeşitli yararlar bulunmaktadır. Bilindiği gibi Nergis, nergisgiller (Amaryllidaceae) familyasından Narcissus cinsinden olan bitki türlerinin ortak adıdır. Anavatanı Avrupa olan bu bitkilerin en çok tür zenginliğine İspanya ve Portekiz'de rastlanmaktadır. Ancak doğal olarak tüm Akdeniz kıyılarında, hatta Japonya'da bile Nergis çiçeğinin yetiştiğine tanık olunmaktadır. Dünyada Avrupa, Kuzey Amerika ve bazı Kuzey Afrika ülkelerinde endüstriyel tarımı yapılmaktadır. Türkiye'de Bursa dolaylarında, Ege Bölgesi'nde ve özellikle de Karaburun ve Mordoğan'da yetiştirilmektedir. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Nergis’e “zellankadef” adı verilmektedir. Ve bu çiçek, halk pazarlarında köylü kadınlar tarafından satılmaktadır. Nergis çiçeğinin Çin nergisi, Yabani nergis, Fulya, Zerrin ve Güz nergisi adları verilen daha başka çeşitleri de bulunmaktadır. Aynı zamanda ona Venüs çiçeği adı da verilmektedir. Nergis tüm zamanlar boyunca hep aşkı, sevgi ve saygıyı ifade etmiştir.  Antik Yunan Mitolojisinde anlatılan bir öyküye göre bir perinin ve bir tanrının oğlu olan Narkissos o kadar yakışıklı bir delikanlıymış ki, onu gören tüm kızlar ona âşık olurmuş. Günlerden bir gün, çok güzel bir peri kızı olan “Ekho” ormanda avlanan Narkissos’u görmüş ve ona ilk görüşte âşık olmuş. Ancak, Narkissos kendini beğenmiş tavırları ile bu sevgiye hiçbir karşılık vermemiş ve peri kızının yanından uzaklaşmış. Bu durum karşısında karşılıksız bir aşkla kara sevdaya yakalan Ekho, günden güne eriyerek genç yaşında bu dünyaya veda etmiş. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalara seslendiğimizde bize geri dönen “Eko” dediğimiz yankılara dönüşmüş. Öykü bu ya, Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızmışlar ve Narkissos’u cezalandırmaya karar vermişler. Günlerden bir gün, kırlarda avlanmaya çıkan Narkissos susamış, yorgun ve bitkin bir şekilde bir nehrin kıyısına ulaşmış. Narkissos su içmek için nehre eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görmüş. O da bu güzellik karşısında adeta büyülenmiş ve kendi kendine âşık olmuş. O ana kadar kimseyi sevmediği kadar, kendi kendisini sevmeye başlamış. O günden sonra Narkissos yemeden içmeden kesilmiş. Ne yemek yiyebilmiş ne de su içebilmiş. Tıpkı “Ekho” gibi Narkissos da günden güne erimeye başlamış ve orada kendi kendisini seyrederek bu dünyaya veda etmiş. Öykü bu ya, öldükten sonra da vücudu nergis çiçeklerine dönüşmüş. Ünlü mitolojik öykümüz bu şekilde dramatik ve trajik bir sonla sonlanıyor. Ama bu öykü bizlere aynı zamanda Nergis çiçeğinin on binlerce yıldan beri güzel sanatları ve kültürleri etkileyen önemli bir bitki olduğunu gösteriyor. Pirömerli Nergis Şenliği’nin gelecek yıllarda da içeriğinin, kapsamının ve programının daha da zenginleştirilerek devam ettirilmesi o yörenin gelişmesi açısından çok yararlı olacaktır. Umarım bu gibi etkinlikler köklenerek gelenekselleşir ve kalıcı olurlar. Gelip giden yöneticinin keyfine göre saman alevi gibi bir parlayıp bir sönmezler ve geçici bir heves olarak mazide kalmazlar.