Bilinen tarihe göre, paranın ilk basıldığı yerdir Sardes. Yine tarihteki ünlü Kral Yolu’nun
başlangıcı ve tarihte bilinen ilk tiyatro kalıntılarının gün yüzüne çıkarılmaya çalışıldığı yerdir. Lydia
Devleti’nin başkenti olan Sardes yöresinin, 5000 yılı aşkın bir süredir çeşitli uygarlıkların yerleşimlerine
sahne olduğu, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinin önemli bir yerleşim merkezi olduğu yapılan kazı
çalışmalarında ortaya çıkmıştır. “Sardis” ve “Sart” isimlerinin de kullanıldığı antik kentin kalıntıları,
günümüzde Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Sart beldesinde yer alır. Salihli merkezine 9, İzmir'e 82 km
uzaklıkta yer alan Sardes, İzmir-Ankara karayolunun iki yanına yayılım göstermiştir.
Lydia Devleti’yle ilgili Pers, Helenistik ve Roma dönemlerinden önemli bilgiler günümüze kadar
ulaşmıştır. Medlerin MÖ 550 yılında, Pers Kralı II. Kiros tarafından bölgeden çıkarılmaları üzerine
Kroisos, Persler saldırmadan onların üzerine gidip topraklarını Kızılırmak'ın ötesine kadar genişletmek
ister. Bunu gerçekleştirmeden önce de Yunanistan'ın önde gelen kâhinlerine danışır. Kâhinler, eğer
Persler’e saldırırsa bu büyük bir imparatorluğu yıkacağını söyler. Bunun üzerine Kroisos, Perslerle
karşılaşmak için hazırlıklara koyulur. Kerkenes'te karşı karşıya gelen iki ordu, birbirlerine üstünlük
sağlayamaz. Kroisos'un orduları sayıca üstün olmasına rağmen geriye dönüş kararı alınır. Kroisos
askerlerini evlerine yollayarak Sardes'e döner ve Perslere karşı düzenleyeceği sefer için Mısır ve Sparta'da
müttefik aramaya başlar. Ancak geri çekilmeyen II. Kiros, Lydia ordusunu hızlı bir şekilde izleyerek ani
saldırıya geçer. Lydia ordusu tamamıyla bozguna uğramadan, şehir duvarları içerisine sığınır. Kent iki
haftalık kuşatmadan sonra düşer ve Kroisos esir düşer. Pers Kralı II. Kiros'un, Lydia Krallığı'na son
vermesiyle birlikte Kroisos önce Kiros'un, sonrasında II. Kambises'in danışmanı olmuştur.
Perslerin Anadolu'yu ele geçirdiği dönem boyunca Lydia, stratejik açıdan Persler’in önemli bir
eyaleti olmuş ve bölgenin valisi satraplık merkezini Sardes'te kurmuştur. Anadolu ve Mezopotamya'dan
geçerek Susa'ya ulaşan Kral Yolu'nun en önemli durağı da Lydia’dır. M.Ö 499’daki İon
Ayaklanması sırasında kent yıkılır. Pers egemenliğine rağmen Lidyalılar zenginliklerini
koruyabilmişlerdir. Kroisos'un torunu olduğu düşünülen Pithios, Kral Serhas'tan sonra dünyanın en
zengin insanıydı. Lydia tümülüs mezarlarında bulunan altın ve gümüş vazolar ile diğer lüks nesneler, bu
zenginliğin göstergesidir.
İskender'in MÖ 334’te Sardes'i almasıyla birlite Pers egemenliği son bulur. İskender, Lidyalılara
özgürlüklerini iade eder. Helenistik Dönem'de de Lidya, stratejik önemini korur. Ancak  altın ve gümüş
kaynakları artık azalmaya başlamıştır. Sart Çayı ve diğer nehirlerdeki elektron, artık üretilemez hale
gelmiştir. Lydia, MÖ 280’de Seleukos İmparatorluğu'na katılır. MÖ 214’te, Seleukos Kralı III.
Antiohos'un amcası Ahaios ayaklanarak Sardes'e sığınır. Antiohos'un bölgedeki egemenliği, Romalılar ve
müttefikleri Pergamonlular tarafından, M.Ö 189’ta Magnesia Muharebesi ile sonlanır ve Lydia, Pergamon
Krallığı'na verilir. Kent, Roma İmparatorluğu'nun yönetiminde en geniş sınırlarını ulaşır ve çok sayıda
anıtsal yapı bu dönemde yapılır. MS 17’de yaşanan depremle yıkılan kent, Roma imparatorluğu
tarafından yeniden inşa edilir.
Lydia tarihteki yerini, zengin maden yatakları, verimli toprakları ve Kroisos gibi ünlü kralları ile
almıştır. Ancak Lydia, mimarisi ve sanat eserleriyle de dikkat çekmektedir. Ege'deki Yunan kentleriyle ve
doğudaki Frigya ile yakın ilişkileri olan Lydia uygarlığı, bu iki kültürün sanat eserlerine yansıtmasını
bilmiştir. Anadolu platosundan Ege kıyısına uzanan ticaret yolları buradan geçmekteydi. Krallık
sınırlarının bir bölümü Kroisos tarafından, Lydia-Frig sınırına dikilen sınır taşı ile kesinleşmişti.

Strabon, bölgeden Toroslar'a kadar ulaşan yörelerin iç içe geçtiğinden söz eder. M.Ö 4. yüzyıla kadar
bölgenin güney sınırını Aydın Dağları oluşturur.
Lydia'nın erken tarihi efsanelerle örülüdür. Bu efsanelerde  Tantalos,  Pelops, 
Midas, Arakne ve Omfali gibi karakterlere rastlanır. Yunan mitolojisine göre, Tantalos'un oğlu Pelops
Lydialıdır. Pelops'un soyundan gelenler arasında Atreus, Thyestes, Agamemnon ve Menelaos gibi Yunan
mitolojisinin çok değerli karakterleri vardır. Frig Kralı Midas, kendisinde bulunan altın yapma özelliğini
Sart Çayı'nda yıkanarak nehre aktarmıştır. Yine Lydia kadınlarının, Yunan mitolojisinde karşımıza
sıklıkla çıktıklarını söyleyebiliriz. Arakne adlı Lydialı kadın, dokuduğu kumaşlarla öylesine gurur duyar
ki Athena ile boy ölçüşmeye kalkar. Buna sinirlenen Athena, Arekna’nın dokuduğu tüm kumaşları
parçalayıp kendisini de bir örümceğe çevirir.
Sardes’in tarihte bir çok yönden önemli bir merkez olması aşikardır. Fakat paranın kullanıldığı ilk
yer olması, burayı o dönemde ve gelecekteki bütün insanlığı ilgilendiren çok önemli bir yer haline
getirmeye yetmiştir. Lydia’nın tarih boyunca asıl zenginliği, önemli yeraltı kaynaklarına sahip
olmasından kaynaklıydı. Özellikle Sart Çayı’nda bulunan  altın-gümüş alaşımı  elektronlar, bu zenginliğin
asıl sebebidir. Elektron M.Ö 7. ve 6. yüzyıllarda, Lydia krallarına tarifsiz zenginlikler getirmiştir.
Zenginliği ile ön plana çıkan Gigis'ten sonraki nesillerde, elektron para basımı icat edilmiş ve para Lydia
ile İonya arasındaki ticaretin ihtiyaçlarına hizmet etmiştir…