Şu ortamdan sıkıldım.

Siyasetteki manivelaları gördükçe siyasetten soğudum.

İnsanların iki yüzlülüğü,riyakarlığı sözüm ona vurdumduymazlığı beni hasta ediyor.

Her gün fikir değiştirenler topacın hızına yetişemiyor.

İnsanlarda bir kibir,bir tepeden bakma hastalığı başlamış.

Asla empati kurmuyorlar veya kuramıyorlar.

Alışılmış ezberin ötesine geçip iki farklı cümle kurmaktan aciz bir sürü insan var içimizde.

İnsanlar bir birini anlamıyor.

Tek ortak noktaları fakirlikte birleşmeleri.

Geçim derdi,seçim derdinin önüne geçmiş.

Ama bu da kısa sürer.

Yerel seçimler öncesi hükümet bir parmak bal çalar ağzımıza her şeyi unuturuz.

Böylece zaman akıp gider.

Bana dokunmayan bin yaşasın,altta kalanın canı çıksın sözleri toplumun genelini sarmış vaziyette.

Komşusunun ne çektiğini bilmiyor.

Akrabasının ne çektiğini nasıl bilsin?

Çünkü kendisinin tuzu kuru.

Sevdiğim bir abim var.

Yıllarca kamu kurumunda müdürlük yapmış.

Şimdi emekli.

Emeklilikten sonra bir kişiyle emlakçılık yapmaya başlamış.

Adam uyanık!..

Garibim arkadaşım saf!..

Adam bütün senetleri bu garibime imzalatmış.

Sonunda o işten iflas etmişler.

Daha sonra borçlanmış eski borç yeni borç derken çıkmaz bir kuyuya girmiş.

Evi yok,kirada oturuyor.

Ev sahibi kirayı çok fazla artırmak istiyor ama gücü olmadığı için fazla artış yapamıyor.

En son ev sahibi evi satacağım demiş.

Şimdi çaresiz vaziyette ne yapacağına karar vermeye çalışıyor.

Abisinin 6-7 evi var gel bu evlerden birinde otur dememesine üzülüyor.

Akrabasına,arkadaşına,komşusuna hatta kendine küsmüş vaziyette.

Konuşmamızda insan yüzü görmek istemiyorum diyor.

Sessizlik istiyor.

Bu bir örnek.

Şöyle çevrenize bakıp bunun gibi bir çok kişiye rastlarsınız.

Çıkın sokağa,caddeye gülen insan göremezsiniz.

Eskidendi şen şakrak gülmek.

İşsiz olan bir genç nasıl gülsün.

Bir kız arkadaşını bir kafeye bile götüremeyen delikanlı nasıl gülsün.

Evine ekmek götüremeyen bir baba nasıl gülsün.

Torununa bir gofret bile alamayan emekli bir dede nasıl gülsün.

İnanın toplumun yüzde 90'nı böyle.

Yüzde 10 ise herşeyin güllük gülüstanlık olduğunu empoze etmeye çalışıyor halka.

Devletten 3-5 maaş alan bir bürokrat açlık sınırını bilemez.

Siyasete sırtını dayayıp köşeyi dönenler o dedenin derdini nasıl bilsin.

Dertler say say bitmez.

Düzeleceğine dair umutta yok.

Bu arenada yumruklar sayılmıyor.

Yere düşeni sürükleyip götürüyorlar.

Güçlü her zaman bir adım önde başlıyor ve maçı sürekli kazanan taraf oluyor.

Eşitsizlikler ülkesine döndük.

Hani aynı gemideydik ya!..

Gemi su almış ama kimi denize atlamış,kimi feribotla kurtarılmış.

Kafaları daha fazla karıştırmayalım.

Herkesin derdi kendine yeter.

Şöyle sessiz bir ortamda dinlenmek istiyorum.

Dertlerden,tasalardan,sahte dostlardan uzak bir hayat istiyorum.

Ben olmayacak bir duaya amin dediğimin farkındayım.

Ama olsun.

Hayali bile cihana değer.

Evet sessizlik istiyorum.