Son yıllarda denetimsiz silahlanmanın ürkütücü boyutlara ulaştığını hepimiz gözlüyoruz. Eğlence, kutlama vb. gibi olaylar yanında, her vesile ile bilinçsizce silah kullanma yüzünden onlarca kişinin yaralandığını, hayatını kaybettiğini Türk basınının manşetlerinden her gün okumaktayız ve hayatını kaybedenler hep masum insanlar.

Duyguyu ifade etmenin yolu şiddet ve silah değildir. Tam tersine şiddet ve silah ifade eksikliğidir. Yurdumuzda bireysel silah bulundurma, dolayısıyla kullanma hızla arttı. Silah kullanma şiddetin en uç noktası. Şiddet ve silah kullanmaya aşırı eğilim ise kendini ifade yetersizliği, aşırı güvensizlik, kişilik bozukluğuna varan psikolojik sorunlardan kaynaklanabiliyor. Bu nedenle şiddet ve silah kullanma bir toplum sağlığı sorunudur. Sadece silah kullanma değil, silah bulundurmanın da sağlığa zararlı olduğunu biliyoruz.

Silah, her koşulda aileye acı ve keder veriyor. Sorumsuz ellerdeki silahlar sonucu gelen bu umut kırıcı olaylar hepimizin güveninin sarsılmasına da neden oluyor. İnsanimizin insana değer vermemesi, eğitim eksikliği, kurumlarımızın sorunları tam olarak dile getiremeyişi kontrolsüz ve bilinçsiz bir ortam oluşturmakta, insanlarımız eğitim eksikliği ve psikolojik sorunlarla dejenere toplum haline gelmekte ve bizleri de büyük sorun ve karmaşayla karsı karsıya bırakmaktadır.

Fiziksel güç Tanrı vergisidir, hem bireyler için hem de türler için bu böyle. Güç, alet kullanılarak arttırılır. Türler açısından alındığında akil da Tanrı vergisidir. Alet kullanmak ve alet geliştirmek akil ister. Bu nedenle insana özgüdür. Diğer varlıklar alet geliştiremez. Silah da insanoğlunun geliştirdiği bir alettir ve saldırı gücünü arttırır. Savunma amacıyla da kullanılsa silah, bir şiddet aracıdır.

Şiddet Tanrı vergisi değildir. Öğrenilir, koşullar uygun olduğunda da ortaya çıkar. Toplum her birimize kime karsı ve hangi koşullar altında şiddet kullanabileceğimizi öğretir. Bunun töresini, yasasını saptar. Silah gibi şiddet kullanmak da öğrenilmiş bir davranıştır. Silah şiddete yatkın kişilerin uygun koşullarda kullanılması için geliştirilmiş bir alettir. Su halde silahın meşrulaştırılması şiddetin de meşrulaştırılmasıdır. Silah bulundurma ve taşıma ruhsatları bu meşrulaştırmanın yasal kanıtıdır.

Denebilir ki: “Silah, şiddete karsı savunma aracı olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle şiddete yatkın olmayan kişiler silah bulundurabilirler.” Toplumsal koşullarımız. göz önüne alındığında bu makul bir görüş olabilir. Öyleyse silah ruhsatı bu tür kişilere verilmelidir. Silah ruhsatı talep eden kişilerin aynen sürücü ehliyetinde olduğu gibi belirli bir süre eğitim almaya zorunlu kılınması ve barışçıl yapısı uzmanlar tarafından saptandıktan sonra silah ruhsatı verilmesi gerekir. Yasa koyucudan birinci istemimiz budur. İkinci istemimiz ise ruhsatsız silah bulundurmayı caydıracak çok etkili önlemlerin alınmasıdır.