Aslında, izafi ve soyut bir kavram olan zaman, o çok ünlü ve duygusal şarkımızın sözlerini anımsatırcasına “…sanki bir rüzgâr ve bir su gibi” geçiyor ve büyük bir hızla hep ileriye doğru akarak geçip gidiyor. İşte yine aynı hızla geçen 2024 yılını bitirmemize şunun şurasında birkaç gün kaldı. Ülke ve toplum olarak koskoca bir yılı daha gerilerde bırakıyoruz. Önümüzdeki Salı günü, saatler 24:00’ü gösterdiğinde 2024 Yılına veda edecek ve 2025 Yılına yeni bir başlangıç yapacağız. Tabii hemen baştan belirmemiz gerekir ki yılbaşı şenlikleri bir ritüeldir. Dinsel inanç sistemleriyle ilgili olmaktan daha çok toplumsal kültürlerle ilgili bir tören, bir şenlik ve bir kutlama biçimidir. Bu nedenle, başta tarihsel olmak üzere, kültürel, dinsel, folklorik ve sosyolojik yönleri olan çok boyutlu bir fenomendir. Bu özelliği dolayısıyla günümüzde olduğu gibi tarihin her döneminde çeşitli tartışmaların konusu olmuştur. Son günlerde, özellikle de kutsal din inançlarını gerçekliğinden saptırarak koyu bir taassupla yorumlayan bazı fanatik ve bağnaz softaların yılbaşı kutlamalarını ahlaki ve kültürel yozlaşmanın bir nedeni olarak gösterilmesi yapılan bu tartışmalara yeni bir boyut getirmiştir. Bu gibi tartışmalar, yılbaşı kutlamalarına ilişkin toplumumuzda bir kavram kargaşası olduğunu göstermektedir. Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, yılbaşı adı altında yapılan eğlencelerin, bu eğlencelerde yer alan simgesel figürlerin, çam ağaçlarının kesilmesinin, hediyeler alınıp verilmesinin iddia edildiği gibi ahlaki ve kültürel yozlaşmayla ve kutsal din inançlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Tartışmalar sırasında yapılan yanlışlardan birisi de Noel ve yılbaşı kavramlarının karıştırılarak birbiri yerine kullanılmasıdır. Oysa bunlar birbirlerinden farklı kavramlardır. Noel veya Christmas 25 Aralık’ta kutlanmaktadır. Bu kutlamalara aynı zamanda Hz. İsa’nın doğumuna izafeten doğuş bayramı, kutsal doğuş veya milat yortusu adları da verilmektedir. Yılbaşı şenlikleri ise 31 Aralık günü yapılmaktadır. Bilindiği gibi, miladi takvim yılı başlangıcı olan yılbaşı eğlencelerinin Noel bayramı ile herhangi bir ilgisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Çünkü, Noel eğlencelerinin temelinde Hz. İsa’nın doğumunu kutlama geleneği vardır. Ancak tam da bu noktada, 31 Aralık'ı 01 Ocak’a bağlayan gece yapılan yeni yıl kutlamalarının ise, Noel şenliklerine özenilerek edinilmiş yeni bir alışkanlık olduğunu önemle belirtmemiz gerekmektedir. Bilindiği gibi, Antik Roma uygarlığında kullanılan takvimin yeni yılı 01 ocak’ta başlıyordu. Ve bu takvim bazı Avrupa devletlerinde yüz yıllar boyunca uygulanarak Orta Çağa kadar aynen sürmüştür. Hristiyanlıktan önce kabul edilen bu takvime "jülien takvimi" adı veriliyordu. "jülien takvimi" dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü tam olarak karşılayamıyordu. Papa XII. Gregorius, "jülien takvimi"ni düzelterek, dünyanın güneş etrafındaki dönüşünü tama çok yakın olarak karşılayan ve bugün de kullanmakta olduğumuz Gregoryen Takvimini oluşturdu. İşte bu miladi takvimin Hristiyanlıkla ilgisi, yalnızca Papa XII. Gregorius'un 1582 yılında topladığı konsilde, "artık yıllar"ın giderilmesine çözüm bulunması olayıdır. Hristiyanlığın yılbaşı eğlenceleriyle başkaca hiçbir ilgisi yoktur. Yılın, hangi ay ve hangi gün ile başlayacağı meselesi üzerinde yapılan çalışmalar sonunda İngiltere, l752 yılında 01 Ocak gününü yılın birinci günü olarak kabul etmiştir. Türkiye'de ise yılbaşı, Başbakan İsmet İnönü'nün verdiği kanun teklifinin kabul edilmesi sonucunda 1935 yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. (Devam edecek)