Heybetli dağlarla çevrili, büyüklüğüyle denizi aratmayan, masmavi bir göl düşünün. Bu gölün içerisinde eşsiz güzellikte, yemyeşil badem ağaçlarıyla kaplı bir ada ve üzerinde yine yapıldığı dönemin bütün ayrıntılarını koruyan, kabartmalarla kaplı bir tarihi yapı olsun. Bunların hepsi ancak bir masalda karşımıza çıkar diye düşünebilirsiniz ama değil. Bu eşsiz göl Van Gölü, üzerindeki ada Akdamar Adası ve kesme taşlardan yapılmış yapı da Akdamar Kilisesi’dir. Açıkça söylemeliyim ki bu masalsı mekanların ülkemde olması benim için mutluluk verici. Bu güzellikler başka ülkelerde olsa kıskanırdım doğrusu.

Akdamar Adası, Van Gölü içindeki 163.753 metrekare olan yüzölçümü ve üç km olan kıyı uzunluğuyla ikinci büyük adadır. Artos Dağı eteklerindeki Akdamar Adası deniz seviyesinden de 1912 metre yüksekliktedir. 

 Gevaş sınırlarındakiadanın içerisinde Ermeniler’den kalan kiliseyle ilgili söylenecek çok söz var. Kilisenin gerçek tarihinden önce halk söylencelerinde geçen hikayesine bakalım önce. Adada yaşayan Ermeni keşişin güzelliğiyle meşhur Tamara adında bir kızı vardır. Ada yakınlarındaki bir köyde çobanlık yapan bir delikanlı kıza âşık olur. Delikanlı Tamara ile buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamara da geceleyin yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Durumu öğrenen kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner. Sürekli yer değiştirip, fenerin ışığının peşinde yüzen gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten yorulan genç çoban boğulmadan önce son nefesiyle "Ah Tamara!" diye haykırır. Bunu duyan kız da kendini gölün sularına bırakır. O günden sonra ada “Ah Tamara” ismi ile anlatılır.

İşin efsanesi böyle olmakla birlikte adanın adının, 9. yüzyıldakikaynaklarda,  Arapça’da "kabartı, tümsek" anlamına gelen Ağtamar sözcüğünden gelme olasılığı daha yüksektir. Sözcük zamanla Akdamar şeklini almıştır.

Eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş’ta  hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak da geçer. 705yılında Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, Ardzruni sülalesinin eline geçer. 908'de I.Gagik Ardzruni  Gevaş'ta kendini Vaspuragan Kralı ilan eder ve başkentini adaya taşır. I. Gagik adada kiliseden başka bir kasaba, saray, çarşı ve liman yaptırır. Ada üzerindeki yerleşim, 1535 Osmanlı-İran Savaşı'na kadar devam eder. 16. yüzyıldan sonra sivil yerleşimin olmadığı adada Kutsal Haç'a adanmış bir Ermeni manastırı varlığını sürdürür. 19. yüzyıl sonlarında 300 civarında keşişin ikamet ettiği manastır, 1895 ve 1915 olaylarından sonra terkedilir…