1894’te devlet kayıtlarına göre adada dokuz cami, iki medrese, üç tekke, doksan sekiz kilise, bir manastır, iki havra, iki hamam ve on sekiz çeşme bulunuyordu. Günümüzdeyse Sakız’da Osmanlı eseri olarak sekiz cami, bir mescid, bir tekke, üç hamam, bir sebil ve bir han varlığını hala sürdürmektedir. Adada Osmanlı döneminden kalma eserlerin bir kaçının isimleri şöyle; Mısırlızâde İbrâhim Paşa Camisi ve mektep vakfı, Öküz Mehmed Paşa Camisi, Sâlih Paşa Camisi ve Medresesi, Tunus Valisi Mustafa Paşa’nın Çiftliği, Vezîriâzam Ali Paşa’nın camisi, Câfer Paşa’nın çeşme ve su yolu, Süleyman Paşa Camisi, Sadrazam Melek Mehmed Paşa’nın Çeşmesi, Abdurrahman Paşa’nın hamam, muallimhâne ve zâviyesi ve daha onlarca eser.
Gerek konumu gerekse de Anadolu’ya yakınlığı sebebiyle tarih boyunca Sakız’da nüfus hareketliliği hep canlı olmuştur. Antik dönemde bile köleler hariç ada nüfusunun 60.000 - 80.000 arasında olduğu kaydedilir. Ceneviz idaresindeki Katolik, Rum ve az sayıda yahudi bulunan ada, Osmanlı idaresine girdikten sonra önemli bir Türk yerleşimine sahne oldu. 1567’de adada 35-45.000 arasında bu nüfusun bulunduğu tahmin edilmektedir. 1923 Lozan Antlaşması’na göre Sakız’da kalan Türkler ile Anadolu’daki Rumlar mübadele edildi. 1961 sayımında nüfusu 62 bin olan ada nüfusu, 1978 yılında 54 bine geriledi. Günümüzde Sakız’da bu sayıya yakın bir nüfus yaşamaktadır.
Evliya Çelebi 1671’deki ziyaretinde adayla ilgili çok değerli bilgiler kayda geçmiştir. Seyahatname’sinin 9. cildinde Sakız Kalesi’nin deniz kenarında bir burun üzerine kurulu olduğuna, adanın çevresinin 2700 adım olduğuna ve etrafında elli adım uzunluğunda bir hendek bulunduğuna dikkat çeker. Kalenin altmış üç burcunun ve biri limana açılan iki kapısının olduğunu, kale dışında ve varoşlarda dükkanlar, dinî yapılar ve mezarlıklar olduğunu, kale içinde çok katlı ve damları ince taşlarla örtülü 2300 evin yer aldığını yazar. Sakız şehrinin toplam elli mahallesinin ikisinde müslümanlar, kırkında Rumlar, üçünde yahudiler ve beşinde Frenkler oturduğunu da eserinde yazar.
Sakız Adası’nın Orta Çağ köyleri mimarisi, gelenekleri ve mastik üretimi ve el sanatlarıyla, misafirlerine benzersiz bir hikaye anlatacak niteliktedir. 65 köyü olan adanın hikayesini keşfetmek için özellikle, adanın güneyinde bulunan Orta Çağ köylerini görmek gerekir. Sakız köyleri aslında sadece Bizanslılar’dan etkilenmemiş, 1346-1566 yılları arasında Cenevizliler’in de etkisiyle şekillenmiştir. Cenevizliler Sakız Adası’nda sakız üretiminin artmasında pay sahibiyken, korsan saldırılarından koruma ve gözetleme görevi sağlayan, sıkı biçimde konumlanmış evler ve kubbeli çatılarıyla da adanın tanınmasını sağladılar. Köylerin her birisi kendine özgü özelliklerden dolayı oldukça değerlidir.
Toplamda 347 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Sakız Adası’yla kültürel etkileşim çok güçlü olmuştur. Adada Osmanlı mimarisi ve kültürüne dair gezebileceğiniz çok sayıda yapı vardır. Bu etkileşimin en güçlü olduğu alan hiç şüphesiz yeme- içme kültürüdür. Yunanistan’ın her yerinde ve adalarda ouzo – rakı, tzatziki – cacık, moussaka – musakka, Yunan salatası ve sakızlı lezzetler gibi birçok lezzetin birebir aynı olduğunu herhangi bir restorana girdiğiniz zaman rahatlıkla görebilirsiniz.
Orta Çağ köyleriyle dolu Ada’da, Pyrgi gibi daha önce gördüğünüz hiçbir köye benzemeyen bir köy var. Sakız Adası’nda gezilecek yerlerden ilk olarak bu harika köylerden önce Sakız’ın merkezinden başlayacağım. Adanın “Chios Town” olarak geçen merkezi tam olarak feribottan indiğinizde ulaştığınız ilk yerdir. Sahil şeridinde yan yana bir sürü mekan, aynı bizdeki kıyıdaki Ege kasabalarının dokusunu andırmaktadır. Yabancı sokaklardan birinden girerek, adayı keşfetmeye başlayabilirsiniz. Kale, Arkeoloji Müzesi, Denizcilik Müzesi, Osmanlı döneminden kalma bir camii merkezde ziyaret edebileceğiniz yerlerden sadece bir kaçı.
Sakız’ın Orta Çağ döneminden kalan kalesi, limana yakın konumda beşgen bir şekilde yapılmış. Bu şeklinde yapılmasının nedeni, düşman akınlarına karşı çok fazla açı ile kaleyi savunma isteğidir. Kale duvarları Alman işgalinde bombardımanlarla epey zarar görmüş. 20. yüzyılda liman yapımı sırasında kalenin güney duvarının yıkılmasıyla kalenin çevre dokusu oldukça değişmiş.
Adanın en meşhur fotoğraf noktalarından birisi de yel değirmenleridir. Sakız Adası’nın en önemli sembollerinden biri olan değirmenler, adayı güzelleştiren ve turistlerin en çok merak ettiği tarihi dokunun başında gelmektedir. Sakız Adası’na gidip de yel değirmenlerini görmeden ve orada fotoğraf çektirmeden dönecekseniz adaya hiç gitmeyin daha iyi. Adanın merkezine 1,5 kilometre mesafede yer alan değirmenlerin bulunduğu yer, “Tabakika bölgesi” olarak da anılıyor. Değirmenler 19. ve 20. yüzyıllarda imalathanelerin kurulmasıyla oldukça popüler hale gelmiş. Adanın turizm açısından en önemli tarihi yapısı olan değirmenleri akşam üstü ziyaret etmeye çalışın. Çünkü değirmenlerde fotoğraf çekmek için en güzel ışığı, gün batımı saatlerinde yakalaya bileceğinizden şüpheniz olmasın…