Chios (Sakız) Adası 841 km karelik yüzölçümüyle (Girit, Eğriboz, Midilli ve Rodos’tan sonra) Yunanistan’ın Ege Denizi’nde yer alan 5. büyük adasıdır. Sakız, aynı zamanda ispirtolu içki ve tatlı üretiminde kullanılan, hoş kokusu sebebiyle özellikle yerli halkın ağızda çiğnediği maddenin adıdır ve buna “mastaki/mastika” denilir. Eski kaynaklarda adanın bu üründen dolayı isimlendirildiği görülür. Türkiye’den 4.5 mil yani 8 km uzaklıktaki ada burnumuzun hemen dibindedir. Adanın gözüpek, iyi bir yüzücünün rahatlıkla yüzebileceği kadar yakın bir mesafede oluşu ve 347 yıl kadar uzun bir süre Osmanlı idaresinde olmasına rağmen, diğer Ege adaları gibi elimizden kayıp gitmesi, işin doğrusu oldukça can sıkıcı. Bu durumla ilgili  günümüzde yapacak başka bir şey de olmadığına göre, bize de sadece adanın doğasını ve  tarihi değerlerini gezmek gibi güzellikler kalmış.

Sakız Boğazı ile ülkemizden ayrılan adadan Çeşme kıyılarını rahatlıkla görebiliyorsunuz. Sakız ağaçları ve bu ağaçlardan üretilen damla sakızıyla tanındığından, adanın bizdeki ismi daha çok “Sakız” Adası diye geçer.  Orta Çağ köyleri ve Bizans mimarisinin en önemli eseri olan, 11. yüzyıldan kalma Neo Moni Manastırı’yla ünlü adada gezilecek görülecek onlarca yer var. Orta Çağ dokusunu yansıtan adayı, insanların görmeleri için bir çok sebep var aslında. Adayı hakkıyla gezebilmek için en az bir haftanızı ayırmanız gerekir.

Bu güzellikleri anlatmaya başlamadan, adanın yoğun tarihine bir göz atalım. Birçok medeniyet görmüş ve birçok kültürden etkilenmiş Sakız Adası’nın tarihi de güzellikleri kadar zengindir. Adanın kuzeybatısında ve güneyinde yapılan kazılardan edinilen eserler, Sakız Adası’nda yaşamın, neolitik (MÖ 6000) çağlara kadar uzandığını gösterir. MÖ 1400-1200 yıllarında Ege’de Akalar’ın Sakız’ı istilâ ettiğini gösteren deliller vardır. Ada bir ara Persler’in hâkimiyetine girdiyse de Sakızlılar, MÖ 377’de Rodos ile birlikte Pers istilâsına karşı Attika-Delos Deniz Birliği’ne katıldılar. Büyük İskender’in işgaliyle Hellenistik etki altına giren ada, MÖ 2. yüzyıldan itibaren Roma’nın müttefiki olmuştur.

9. yüzyılda Bizans hakimiyetine giren adada, Arap akınlarından korunmak için kaleler ve kale şeklinde köyler inşa edilmiştir. 670’te Arap ordularının saldırısıyla müslümanların eline geçen ada, Bizans İmparatorluğu’nun gerileme dönemine denk gelen 11. Yüzyılda, Anadolu sahillerini ele geçiren Selçuklular’ın akınlarına sahne oldu. Çaka Bey, adayı 1089’da ele geçirdi. Çaka Bey’den sonra Sakız’da tekrar Bizans hâkimiyeti kuruldu. Cenevizliler, adada yaptıkları yoğun ticaretle güçlerini arttırdılar. Osmanlı İmparatorluğu 1566’da adayı himayesi altına aldı. Kanuni, 70 parçalık Osmanlı donanması ile Piyale Paşa'yı Sakız Adası'nın fethi ile görevlendirir. Üç kısma ayrılan Osmanlı donanması, ada yönetiminden memnun olmayan Rum ve Cenevizliler'in de yardımıyla adayı ele geçirir. Osmanlılar, Damla sakızı ve ipek böceği üretiminde söz sahibi olan Sakız Halkı’na ayrıcalıklar tanır. 1912’de Balkan Savaşları’nda, Yunan donanması adayı ele geçirir. 1913’te Osmanlı, Londra Antlaşması’nı imzaladığında Sakız Adası ve diğer adaların yönetimi Yunanistan’a geçer. 1923’te Lozan Antlaşması’yla birlikte, Sakız Yunanistan’a bırakıldı. II. Dünya Savaşı’nda Ege adalarını ele geçiren Almanlar, 1941’de Sakız’a asker çıkararak direniş gösteren bölgeleri bombaladı. Bazı Sakızlılar Çeşme’ye sığındı. Ada savaştan sonra tekrar Yunanistan’a bırakıldı.

Adanın Orta Çağ’dan kalma muhteşem köylerine geçmeden, Sakız’ın merkez yerleşimine göz attığımızda, hem Osmanlı Dönemi’nden önceki tarihi dokuyu hem de  adada yoğun bir imarla birlikte Osmanlı’dan çok sayıda tarihi yapının günümüze kadar ulaştığını gözlemleyebiliriz. Osmanlı’nın adayı almasının ardından Sakız’da yaşayan müslüman ve gayri müslim unsurların ihtiyaçlarını karşılamak üzere cami, mescid, çeşme, sebil, hamam, tekke, zâviye, kilise, manastır ve havra gibi birçok eser oluşturulmuş…